İki yıla yaklaşan korona virüs nedeniyle; hastalanan, ölen kişi sayını renklerle belirtiyordu Sağlık Bakanlığı.
Bu renklerden koyu kırmızı hastalıkların en çok, turuncu biraz daha az, sarı çok az, mavi ise hemen hemen hiç vakanın olmadığını gösteriyordu.
Gümüşhane uzun süre koyu kırmızı renkte kaldı, sonra turuncuya, son olarak da sarıya döndü.
Birkaç yazıyı bir arada yazıyorum. Umarım, bu yazı baskıya girinceye kadar, Gümüşhane de Türkiye haritasında maviye döner. Çünkü Valilik ve Sağlık Müdürlüğünce ve tüm sağlık çalışanlarınca, salgının ortadan kalkması için büyük çaba harcanıyor. Bu çabalar da meyvelerini vermeye devam ediyor, edecek.
Korona virüs salgınının yayılmasını hazırlayan nedenlerin başında, köylerden kentlere, kentlerden büyük kentlere gidiş gelişler yer alıyordu. Bunu da engellemek çok kolay değildi.
Elbette bu yer değiştirmelerin yanı sıra, insanların hem kendilerini koruma, hem de farkına vararak ya da varmayarak kaptığı virüsü başkalarına bulaştırmamak için dikkatli davranmadığı sıkıntı yaratıyordu.
Gerek ilimizdeki yetkililer, gerekse görevliler; “Maske-Mesafe ve Temizliğe uyulması konusunda halkı, çeşitli iletişim araçlarıyla uyardıkları halde, yine de dikkatsiz olan vatandaşlarımız çıkıyordu. Bırakın uyarıları, ölümler bile bazı insanlara ibret olmuyordu. “Bana bir şey olmaz” diyenlerin, salgına yakalandığını, hatta daha üzücüsü yaşamını yitirdiğini görüyorduk. Kimi insanlar bu kadar duyarsız oluyorlarsa, onların duyarsızlığının önüne nasıl geçebilirsiniz?
Son aylarda bir de “Arşı Karşıtlığı” gibi akıl ve mantık dışı bir eylemlerle karşılaştık. Ne yazık ki, bu kafada olan insanların üç büyük kentimizde (İstanbul, Ankara, İzmir) miting yapmasına bile izin verildi. Bu mitinglerin, iletişim araçlarıyla yansıtılması da, kimi vatandaşların aklını karıştırdı. Çünkü aşı karşıtlığını dile getiren insanlar arasında, daha makul düşünebileceği sanılan insanlar vardı.
Her ne ise, sonunda ülkemizde de, ilimizde de doğrular galip gelecek ve bu korona illetinden kurtulacağız.