Yazıya başladığım şu anda, aklıma gelen ve kime ait olduğunu anımsayamadığım bir dize geliyor hatırıma:
“Kendi vatanımızda vatansızlar gibiydik!”
Suriyelilerin yığınak yaptığı Hatay’da, Hatay’ın nüfusunun yarısını geçmek üzereler. Hatay Belediye Başkanı, içinden çıkılmaz bu sorunu yıllardan beri üzerine basa basa söyleyip duruyor.
Söyleyip de ne oluyor?
Hiç kimsenin aldırdığı yok.
Bu sorun yalnız Hatay’da mı yaşanıyor?
Hayır, ülkemizin her yanı, halkın deyimiyle, 72 milletten, yerleşmek için gelen yabancılarla dolu.
Önümüzdeki seçimlerde Hatay ilini, bir sonra yapılacak yerel seçimlerde de, pek çok kentimizin Belediye Başkanlıklarını yabancılara kaptırmış olabiliriz. Çünkü ülkemize gelen yabancılar çeki hesabı çoğalıyor. Biz de ise, her ailenin bir, bilemediniz iki çocuğu var.
Niye?
Aileler kendilerini bakamıyor ki, çocuklarını da bakabilsinler.
Bakabilenler de iş bulamıyor çocuklarına.
Neden?
Ülkemizde planlama yok. Her ile bir Üniversite açıldı. Her ilden, yılda binlerce genç mezun ediliyor. Gençlerin mezun edildiği branşlarda ülkenin ihtiyacının on katı eleman birikiyor.
Gerisi ne olacak?
Bunu bile umursayan yok. Devlet Planlama Teşkilatını da kaldırdılar.
Çok uzun yıllar önce yazılan şairin; “Kendi vatanımızda vatansızlar gibiydik” dizesini yineleyip duracağız belli ki.
Yöneticilerimiz, herhalde yabancılarla daha iyi anlaşabileceklerini düşünüyorlar. Bir de, bizim yabancılar için yaptığımız giderlerin onda biri kadar bir kaynak aktarılıyor başka ülkelerden.
Ne için?
Yabancıları o ülkelere göndermeyelim diye.
Yabancı ülkelerin çöplerini bile kabul ediyoruz.
Bu nasıl bir anlayıştır, anlaşılması gerçekten zor.
O nedenle, seçimlerde yönetimcilerin değişmesi istendi. Oy kullandırılan yabancılar sayesinde başarılı olunamadı.
Yabancılardan kaç seçmen oy kullandı? Bunu da kimse öğrenemedi. Çünkü öğrenilmemesi için yabancıların isimleri bile Türk adlarıyla değiştirildi.
Çok değil, 20 yıl sonra, yabancı bir ülkede mi, yabancıların işgal ettiği kendi ülkemizde mi yaşadığımızı ömrü olanlar görecek!
Bu işgal, bu istilan, birilerinin düdükleri sürekli öttürebilmeleri için savaşsız elde edilecek olan bir işgal ve istiladır.
Gerçekler ortada. Görünen köy kılavuz istemez.