Biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, askerlik görevlerini yapmak, Ticaret yapıyorlarsa, vergileri vermek, bağlı oldukları devletin yasalarına uymak gibi görevleri vardır.
Her seçim döneminde, oy vermek üzere sandık başına gitmek de, kaçınılmayacak bu görevler arasındadır. Hiç kimse, “Yalnız benim oyumla mı seçilecek” dememelidir. Bir oyla seçimlerin kazanıldığı dönemler olmuştur, kimi kasabalarda, ilçelerde ve illerde. Çünkü yasalarımıza göre, bir oy fazla alan, seçimi kazanmış oluyor.
Geçmiş seçimlerde, yüzde 10’la yüzde yirmi, hatta çok oranda seçimlere katılmayanlar oluyordu. Başka ülkeleri bilmem ama bizim ülkemizde, yaklaşık 60 milyon seçmenin varlığını kabul edersek, yüzde 10,6 milyon seçmenin sandığa gitmediğini gösterir.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 1950, 1954 ve 1957 genel seçimlerde, hükümet kuracak çoğunluğu alamadığı halde, partisini başarısız saymazdı. Çünkü oy verme yaşına girenlerin dışında, her seçimde, kazanamamakla birlikte partisinin oylarını artırdığını söylerdi.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, iktidarlar, seçimle iktidarlarını sürdürüyor, ya da el değiştiriyorlar.
Ben gitmezsem, sen gitmezsen, o gitmezse sandığa, istediğimiz sonucu nasıl alacağız?
Sonuç itibariyle, her seçmen, bir başka ifadeyle, seçmen olan her vatandaş, kesinlikle sandık başına gitmeli, kendi iradesiyle oyunu kullanmalı ve vatandaşlık görevini yapmalıdır.
Şunun şurasında seçimlere birkaç gün kaldı.
Siyasi partilere ve partilerin gösterdiği adaylara başarılar diliyor, kasabamız, ilçemiz, ilimiz ve ülkemiz için hangisi hayırlı ise, onun seçilmesini temenni ediyorum.