Fermante etmek ya da fermantasyon; gıdaların çürümesi ya da çürütülmesi anlamına geliyor. Buna mayalanma da diyebiliyoruz.
Televizyon kanallarının birinde dinledim. Azerbaycan’dan gümrüksüz fermante edilmiş içecek alacakmışız.
Hepimizin anlayacağı dilden söyleyelim; şarap alacakmışız.
Şarabı da, diğer alkollü içecekleri de, devlet olarak almasak bile, vatandaş bir yolunu bularak alıyor ve içiyor.
Kimi kez, vatandaşla, alkollü içeceklere gelen zamlar nedeniyle, kendileri üretmeğe kalkışıyor, içiyor ve içenlerin çoğu da ölüyor. Demek, alkol imalatının da bilimsel ölçüleri var. O ölçülerde katkı maddelerini belli ölçülerde katmazsanız, içecek olmaktan çıkıyor öldürücü zehir oluyor.
Her ne ise, konumuz o değil.
Devlet, vergili vergisiz içecek (Alkol) ithal edeceğine, o içeceklerin ham maddesini üretenlere teşvik verse, dışardan şarap alacaksa, şarabın yapıldığı üzümü yetiştirenlere ödese o parayı, hem yetiştiricilerimiz üretir, hem de paramız ülkemizde kalır.
Bu söylediğim yalnız şarap alımında değil, tüm tarım ürünlerinde de böyle olmalıdır.
Biliyorsunuz, çok yazıldı, çizildi, söylendi. Çeyrek yüz yıl öncesine kadar, kendi ürettikleriyle yetinen ülkemiz, şimdi samanı bile dışardan alıyor.
Başka?
Buğday, şeker, mercimek, et, canlı hayvan, aklınıza gelen diğer ürünleri, bir sanayi ürünü olan kâğıt ve benzerlerini dışardan alıyoruz.
Bu saydıklarımın ve saymadıklarımın tümünü ithal ediyoruz. Yanlış tarım politikaları yüzünden üreticilerimiz, emeklerinin karşılığını alamadıkları, girdilere para yetiştiremedikleri için, üretimi tümden bırakıyorlar. Ülkemiz sanayi alanında da büyük mesafe alamadığı için, tarımdan da uzaklaşınca, ithal ürünlere para yetiştiremez konuma gelebiliriz.
Ülkemizde hangi tarım ürünü yetişmiyor ki…
Dış ülkeler, hiçbir şey üretmememizi istiyor zaten.
Neden?
Biz üretmeyelim, onlar satsın o ürünleri diledikleri fiyatlarla.
Ülkemiz her alanda olduğu gibi, tarım alanında da çeyrek yüz yıl öncesine dönmeli.
Dönmezse ne olur?
Üzümün en kalitelisini yetiştiren ülkemiz, şarabı dışarıdan alır, gümrüksüz diye de seviniriz, öyle mi?