Bugün, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. Yıldönümünü kutluyoruz.
Kanuni’den sonra (1520-1566) Duraklama ve daha sonra da gerileme dönemleri başlamıştı. Osmanlı İmparatorluğunun en çok toprak kaybı da 2. Abdülhamid döneminde olmuştu.
Kanuni’den sonra gelen Padişahların birine, ikisine ya da hepsine methiyeler düzebilirsiniz. Ona bir diyeceğim yok. Ama onların hiç biri, Osmanlı İmparatorluğunun gerilemesini durduramamış, düzlüğe çıkışını sağlayamamıştır.
Büyük Allah, Mustafa Kemal gibi; değerli bir asker, değerli bir devlet adamı ve değerli bir devrimciyi göndermiş, O’nun sayesinde, İmparatorluğun enkazı üzerinde, Türk Ulusu gibi yüce bir devlet kurulmuştur.
Çanakkale’de ve Türk Kurtuluş Savaşında, topraklarında güneşin batmadığı İngilizler yenilgiye uğramış, mazeret olarak : “Dünyaya yüz yılda bir dahi gelir. Ne yapalım ki, bu yüz yılın dâhisi de Türklere nasip oldu” diyerek Mustafa Kemal’i örnek göstermişlerdir.
Mustafa Kemal, yalnızca bir Türk Devleti kurmakla yetinmemiş, Türk Devletini Cumhuriyetle taçlandırmış ve bu Cumhuriyeti, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmayı hedef olarak almıştır.
İçlerinde her yaştan, her kültür seviyesinden insanların bulunduğu Kuşakkaya Gazetesi okuyucularına Cumhuriyetin kuruluşuna kadar gelen tarihi anlatacak değilim. Çünkü izleyenler arasında bu tarihi benden çok iyi bilenler vardır.
Şu kadarını söyleyelim ki, Cumhuriyet, çok sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Cumhuriyeti yıkmak, ortadan kaldırmaya çalışmak, suyu yokuşa akıtmak ne kadar zorsa, o kadar zordur.
Belki, teknoloji, suyu yokuşa akıtabilir ama Cumhuriyeti sarsamaz ve başka bir yönetim biçimine dönüştüremez. Vurgulamak istediğim budur.
O nedenle, kimsenin kuşkusu olmasın, Cumhuriyet ülkemiz topraklarında sonsuza dek kalacaktır.
Bu düşüncelerle, Cumhuriyetimizin 98. Kuruluş yıldönümünü gönülden kutluyor, bu anlamda geleceğe umutla bakıyorum.