Yaşımız ve dayanma gücümüz açısından, uzun yolculuklarda Türk Havayollarını tercih ediyoruz.
Niye?
Devlete ait olduğu için.
Geçenlerde televizyon kanallarının birinde, Türk Havayolları Genel Müdürünün, çok sayıdaki Genel Müdür yardımcılarının, Daire Başkanlarının (Sayıları neredeyse 100’ü buluyor)
her ay, 400 bin lira ile 1 milyon 400 bin lira arasında maaş aldıklarını öğrendim.
Memuriyete girdiğim 1955 yılında, Kelkit ilçemizi teftişe gelen bir Mülkiye Müfettişine kullanacakları zarf ve toplu iğne bulamadıklarından yakınmış memurlar.
O yıllarda Kelkit’te elektrik yok. En iyi aydınlatma aracı fitilli lüks lambaları. Müfettiş Bey, kendi cebinden para vererek gaz ve yapıştırıcı olarak zamk aldırmış. Gece sabaha kadar Hükümet konağında uyumadan çalışmış. Teftiş ettiği tüm belgelerin yazılı kâğıtları ve zarfları tersine çevirmiş, yapıştırmış. Belgelerdeki toplu iğneleri çıkarmış. Bir masanın üstüne yığmış. Kâğıtların yazılı olmayan yüzlerini karalama olarak, tersine çevirdiği zarfları da ikinci kez zarf olarak kullanmalarını ve biriktirdiği toplu iğneleri de dairelere taksim etmelerini önermiş. O Müfettişin 1950-60 arasında Bakan olarak görev yaptığını öğrenmiştim.
Bu ülke, 1920’yle, 1938 ve daha sonraki yıllarda, devlete yük olmadan, hatta devletin yükünü de üstlenerek yönetiliyordu. Ve yine o yıllarda dışarıdan bir lira borç para almamışlardı.
Şimdi bir yandan bazı kişilere 3 yerden, 5 yerden büyük paralar ödenirken, nüfusuna göre, dünyada en çok memur çalıştıran ve kamuya ait araç kullanan, sıkıştıkça dış ülkelere avuç açan, bu yüzden memur ve emeklileri, işçileri, çiftçileri, küçük esnaf ve sanatkârları geçim sıkıntısı içine sokan bir konuma geldik.
Üç yanı denizlerle çevrili, dağları, ormanları, yaylaları, otlakları, tarıma uygun alanları, yeraltı ve yerüstü kaynakları bol olan bir ülkede sıkıntı içinde yaşıyoruz.
Bu koşullar altında, gelin de; nerede o eskiler, nerede şimdikiler demeyin. Gelin de; varlık içinde yokluğun çilesini çektiğimizden yakınmayın. Gelin de, birbirimizi yemekten, fırsat bulup da, kanımızı doyuramamaktan söz etmeyin!.