Birkaç yıl önce, yaz-kış saat uygulamasından vazgeçilmişti. İleri sürülen neden; enerji tüketiminden yararlanmaktı.
Enerji tüketimiyle ilgili ne kazandığımızı bilemem. Ama Avrupa ülkelerinin tümü, yaz-kış saat uygulamasını sürdürüyor. Onlar, enerji tüketiminden yararlanmak istemezler mi? Çünkü Avrupa ülkelerinin tamamına yakını, kendi tükettikleri enerjiyi üretmiyor, satın alıyorlar.
Tüm bu saydıklarımız, ülkemizde de yaz-kış saat uygulamamakla üretimden yararlanamayacağımızı gösteriyor.
Doğu bölgelerimizde, batıya göre güneş erken doğuyor, erken batıyor. Buna karşın, Gümüşhane’de bile çocuklar sabahın alaca karanlığında okullara gitmek zorunda kalıyor.
Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, güneyimizdeki ve kuzeyimizdeki ülkelere uyum sağlamak açısından da olsa saat uygulamasına geçmeliyiz.
Şu anda Antalya’dayım. İlk gençlik yıllarımdan bu yana sabahları erken kalkarım. Antalya’da da erken kalkıyorum. Liseye giden torunum, benimle aynı saatte kalkıyor. Yani, sabah namazı ezanının okunmasından önce ayakta torunum. Hava karanlık. Çoğu kez kahvaltı yapmadan okula gidiyor. Konu, elbette torunumun erken kalkıp kalkmaması değil. Tüm öğrenciler aynı sıkıntıyı çekiyor. Servislerle okula gidip gelmeyenler için ulaşım araçları bulmakta zorluk çekmiyorlar. Ama güvenlik açısından, özellikle kız çocukları için bazı sıkıntıların da olmadığını söyleyemiyorum. .
Ülkeyi yönetenlerin bu konuyu bir kez daha düşünmeli ve karar vermeli.
Uzun yıllar önce yakış saat uygulaması yaptığımızda akılsızlık mı ettik?
Akılsızlık ettiğimizi sanmıyorum. Biz, diğer ülkelerden daha iyi düşünerek bu uygulamayı durdurmadık herhalde.
Zaman geçmiş değil. “Zararın neresinden dönülürse, ondan sonrası kârdır” deyimi uyarınca kış saati uygulamasını başlamalıyız.