Yazının başlığını tamamlayalım; önce öğretmenler, sonra da gençler iyi yetişmeli. Çünkü çocukları ve gençleri yetiştirecek olanlar öğretmenlerdir. Bu konuda, Mustafa Kemal Atatürk de;
“Öğretmenler, yeni kuşaklar sizin eseriniz olacaktır” demiyor muydu?
Geçen 75 yıl içinde, Milli Eğitimimiz, sistem olarak, öğretmenler açısından da, öğrenciler açısından da rayına oturmadı. Göreve getirilen her Milli Eğitim Bakanı, kuşaklar boyunca sürdürülmesi gereken bir sistem yerine, kendi sistemlerini uyguladı.
Önce, Temeli Atatürk tarafından atılan, ama 17 Nisan 1940 yılında yürürlüğe giren Köy Enstitüleri kapatıldı 1954 yılında. Milli Eğitim Bakanları da, kendilerini göreve getiren siyasi iktidarlar doğrultusunda öğrenci yetiştirmeğe başladı. Aynı siyasi iktidarların göreve getirdikleri Bakanlar bile, farklı uygulamalara girişti. Sonunda, okullar değişik isimler altında ayrıştırıldı.
Kimi öğretmenler, iktidarların istekleri doğrultusunda hareket etti. Çeşitli isimler altında sürdürülen okullara, liyakatlerine göre değil, İktidarların isteklerine göre öğretmen ataması yaptılar. Bu kez, hem ilköğretimde, hem orta öğretimde, hem de üniversitelerde özel okullar çoğaldı. Parayı bastıran iyi yetişmiş öğretmenleri aldı. Devlet okullarında, liyakatli öğretmen sayısı azaldı. Kıyıda, köşede; iyi eğitim veren okul da, iyi yetişen öğretmen de çok azaldı, öğrenciler de iyi yetişemedi.
Bazı okullar; köylerden, kasabalardan gelen öğretmenleri de, öğrencileri de kabul etmemeğe başladı. Tüm illere üniversiteler açıldı. Bu kez, özel girişimciler, ülkemizin her ilinde açılan üniversitelerden mezun olan gençleri değil de, ülke genelinde önce çıkan üniversitelerden mezun olan öğrencileri almayı yeğledi.
Sonra ne oldu?
Sonra, ilk ve orta dereceli okullarda olduğu gibi, üniversitelerde de kalite düştü. 1950’lerde, 1960’larda Üniversite mezunu olanlar parmakla gösterilirdi. Şimdi sıradanlaştı. Kişilere, hangi üniversiteden mezun olduğunu soruyorlar.
Atatürk’ün dediği gibi, yeni kuşaklar öğretmenlerin eseri olacaksa, Milli Eğitim Sistemi, sil baştan edilecek, önce öğretmen, sonra da o öğretmenlerin yetiştireceği çocuklar, gençler yetiştirilecek.
Her alanda kalkınmamız da, gelişmemiz de buna bağlı.