Bildiğiniz gibi HES, Hidro Elektrik Santralinin kısaltılmışıdır. HES’LER, genellikle elektrik gereksinimine katkı sağlamak amacıyla akarsulardan, daha doğrusu dereleri boru içine alıyor, yüksekten düşürmek suretiyle elde ediyorlar.
Dere dediğimiz akarsular, yerleşim yerlerinin içinden akıyorsa, o yerleşim yerleri de köyler, kasabalar, kentler ise, o derelerden bağ-bahçe, tarla sulamalarından yararlanıyorlar. Belli yerlerde toplayıp göletler yapıyorlar. Daha geniş arazilerin sulanmasını sağlıyorlar. Arıtılarak ya da doğrudan içme suyu olarak kullanıyorlar. Yalnız insanlar değil, hayvanlar, ağaçlar tüm bitkiler de da yararlanıyor bu derelerden.
Dereleri, Hidro Elektrik Santrali olarak aldıklarında, o derelerden yararlanan halkın elini-kolunu bağlamış oluyorsunuz.
Halk, her ne kadar bağırıyor, çağırıyorsa da para etmiyor.
Elektrik enerjimiz yetersiz. Çok önemli bir ihtiyaçtır elektrik. Elektrik olmazsa hayat durur.
HESLER olmazsa olmaz mı?
Olur. Çünkü teknik adamların söylediğine göre, ülkemizin HESLER den elde ettikleri enerji, ülkemizin kullandığı tüm elektrik enerjisinin yüzde 5`ine bile ulaşmıyor.
O zaman ne olacak?
Her aile, evinde yaktığı ampullerden birini yakmazsa, ülke genelindeki o yüzde 5’lik elektrik enerjisi karşılanmış olabilir. Bunu da ben söylemiyorum, teknik adamlar söylüyor.
Amaç, Elektrik Santrallerini yapacak olan iş adamlarına iş sağlamayı, milyonlarca köylülerimizin, kasabalılarımızın, kentlerimizin halkımızın yaşamlarını ekerek, biçerek, diğer amaçlarla yararlanarak yaşamalarına tercih ediliyorsa, elbette bizim buna bir diyeceğimiz olamaz. Çünkü ne yapabiliriz?
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: önümüzde iki seçenek var, ya derelerden yararlanan halka bırakacaksınız dereleri, ya da tasarrufa yönelerek karşılamak yerine, halkımıza bir kenara iterek HESLERE devam edecek, dolayısıyla ve birkaç iş adamına iş vermiş olacaksınız.
Tercih hakkı, halkımızın değil, ülkemizi yönetenlerindir.