İsrail’in kalleş saldırılarından sonra Gazze ve civarı ölüm tarlası görünümünde. Her taraf ölü ve yaralılarla dolu… Çaresizlik, acı ve gözyaşı seller gibi. Hastanelerin morgları cesetlerle dolmuş. Yaralıların tedavisi için hastanelerde yeterli ilaç ve yetişkin personel yok. Ambulansların acı sesleri kulakları sağır ediyor. Fakat kör İsrailliler görmüyor, sağır İsrailliler duymuyor. Sanki her biri göğüs boşluğunda vicdan yerine taş taşıyorlar.
Filistin meselesi uzun yıllardan beri devam ediyor. İsrail’in bu vahşi saldırıları ve gayri insanî yaklaşımı sürdükçe bu sorun yakın zamanda kolay kolay çözüme kavuşmayacaktır. Filistin, özgürlük direnişinden ve inançlarından vazgeçmediği için cezalandırılıyor.
Ortadoğu sadece Osmanlı döneminde huzur ve emniyet içinde yaşadı. O dönemde de fitne odakları boş durmadı şüphesiz. Araplarla Osmanlı’nın arasını açmak için çok çaba harcandı. Fakat Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak isteyenler gayelerine ulaşamadılar. Osmanlı, tarih sahnesinden çekilince Ortadoğu’da dengeler sarsıldı. İsrail mikrobu düştü bu güzel topraklara. Bu mikrop hastalık saçtı dört bir yana. O gün bugündür bu toprakların halkı aradığı huzuru bulamadı. Zalimler de, mazlumlar da tedirgin yaşadı bu sancılı coğrafyada.
Filistin sorunu bazı çevrelerin iddia ettiği gibi Arap-İsrail sorunu değil, bütün dünya Müslümanlarının sorunudur. Zira Mescid-i Aksa bizim ilk kıblemizdir. Biz evlerimizde televizyonlarda maç seyreder gibi kardeşlerimiz olan Filistinlilerin ölüm haberlerini izliyoruz. Osmanlı dört yüzyıl boyunca Filistin’e egemen oldu. Bu süre içerisinde bu topraklarda hiçbir ayaklanma olmamıştır.
Bugün dünyada 10 milyonun üzerinde Filistinli vardır. Bunların önemli bir kısmı kamplarda ve zindanlardadır. Bazı yanlı çevrelerin söyledikleri gibi Filistinliler topraklarını satmadı. Filistinliler öyle çilelere maruz kalıyor ki bunları aklınız almaz. Geçmişte zalim İsrailliler bir Filistinli anneye öz evladını fırınlarda pişirip getirdiler. Yine bir annenin sekiz evladı kaçırıldı, sonra başları kesildi, bir torbaya konulup anneye teslim edildi. Her gün çocukların kolları, bacakları kırılıyor. Bu çağda bu işkenceleri yaşayan Filistinlileri kimse görmüyor, görenler görmezlikten geliyor. Acılar katmerleşiyor, fakat kör gözler görmemekte ısrar ediyor.
Filistinliler her gün vatanları için ölüyorlar. Daha ne yapsınlar? İsrailliler Filistinlilere uçak bombalarıyla saldırıyorlar. Şeyh Yasin’in boynundan aşağısı felç olduğu halde İsrailliler onun fikirlerine tahammül edemediler. İki roket attılar üzerine. Şehit ettiler hareket kabiliyeti olmayan hasta bir insanı. Her evden en az bir kişi şehit olmuş. Bunun yanında hemen her evden bir veya birkaç kişi İsrail zindanlarında çürüyor. İsrail terör devletidir. İsrail uzun yıllardan beri terörle ve kanla besleniyor.
Savaşlarda normal şartlar altında çocuklar ve kadınlar hedef dışında tutulur. Asker askerle savaşır. Fakat İsrailliler nedense böyle yapmıyorlar. Özellikle kadınları ve körpe çocukları öldürmekten büyük zevk alıyorlar.
Yahudiler dün olduğu gibi bugün de Müslümanlara duydukları tarihî kinlerini kusmayı sürdürüyorlar. Her fırsatta gerçekleri tersyüz ediyorlar. Ellerindeki sınırsız sermayeyle gariban Filistin halkına yapmadıklarını bırakmıyorlar. Sonra da dünyanın gözünü boyayarak kendilerini haklı çıkartmaya çalışıyorlar. Bunca kin ve nefret dolu saldırılardan sonra Filistinlilerden ve Müslümanlardan sevgi ve hoşgörü bekliyorlar. Umduklarını bulamayınca Müslümanları antisemitizm damgasıyla yargılıyorlar. İnsanlık bu çirkef oyuna gelmemelidir.