Anayasa konusu benim alanım değil. Tıp da değil, Eğitim de değil, tarım da değil. Ama sözünün ettiğim bu konularda ve başka konularda, kitaplar okuyorsunuz, gazeteler okuyorsunuz, konunun uzmanlarını dinliyorsunuz. Yüzeysel da olsa, bir bilginiz oluyor.
O nedenle, bilgi sınırlarınızı aşmadan, akademik ölçüler içinde olmasa da, okuduklarınıza, dinlediklerinize, belleğinizde biriktirdiklerinize dayanarak, bir şeyler yazabiliyor, konuşabiliyorsunuz.
Anayasa Mahkemelerinin kuruluş tarihi çok eskilere dayanmıyor.
İkinci Dünya Savaşı içinde, İtalya’da Musolini, Almanya’da Hitler de seçimlerle işbaşına geldi, halkın oylarına dayanarak, işlerine gelecek tarzda mevzuat hazırladı ve yalnız ülkelerinin değil, tüm Avrupa ülkelerinin başına bela oldular. Faşist bir yönetimle çıkarılan savaşlarda 50 milyondan çok insanın ölümüne neden oldular.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, yönetimlerin çıkardığı yasaların ve yargı organlarının kararlarının denetimini sağlamak amacıyla kuruldu Anayasa Mahkemeleri.
Yönetimler, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayı kabul ettiler. Bu nedenle Anayasa Mahkemeleri çok önemli bir görevi üstlenmektedirler.
Anayasa Mahkemesi kararları, tabandan tepeye kadar tüm yöneticileri ve yargı organlarını bağlar. Günlerden beri Anayasanın bu konudaki ilgili maddelerini okuyor ve anlatıyorlar.
Anayasa Mahkemesi kararları da, tüm yargı organları kararları da eleştirilebilir. Ama herkes bu kararlara uymak zorundadır.
Kararları eleştirmek ayrı şey, uyma zorunluluğu ayrı şey. Yalnız Anayasa Mahkemesi kararları değil, tüm yargı organları kararları, yürürlükte olduğu sürece uyacağız.
Uymasak ne olur?
Uymasak, karışıklık olur.
Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirmek başka şey, mahkemeye ve mahkeme üyelerine ağıza gelen her sözü fütursuzca söylemek başka şeydir.
Fütursuzca söylenen sözleri, sıradan insanların söylemesi çok da önemsenmeyebilir. Ama herkesin saygı duyduğu makamlardakilerin söylemelerine çok özen göstermesi gerekir. İnsan haklarına bağlı sosyal bir hukuk devleti olduğunuz iddiasında iseniz ve toplumun önündeyseniz, ağzınızdan çıkan her sözü ölçerek, tartarak söylemek zorundasınız.
Yönettiğiniz bireylere ve o bireylerin oluşturduğu toplumlara iyi örnek olmak sorumluluğunu taşımalısınız.
Hem, hiç kimsenin etkisi ve baskısı olmadan anayasa yapacak, hem de “Ben uymuyorum” ndiyeceksiniz. İşte bu olmaz.