enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp gümüşhane gümüşhane haberler
DOLAR
28,8960
EURO
31,4606
ALTIN
1.923,44
BIST
8.026,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Gümüşhane
Parçalı Bulutlu
12°C
Gümüşhane
12°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
12°C
Pazartesi Çok Bulutlu
10°C
Salı Çok Bulutlu
9°C
Çarşamba Çok Bulutlu
7°C

Türk Dünyası ve Atatürk

19.11.2023 14:10
0
A+
A-

Türk Milleti tarihin her döneminde iç ve dış siyasette daima barışçı bir anlayışla hareket etmiştir. Bize zeytin dalı uzatanlara biz de gül uzatarak mukabele etmişiz. Fakat her nedense bu dostça yaklaşımımız özellikle komşu devletlerce hep suiistimal edilmiştir.

Genç ve dinamik Türkiye Cumhuriyeti’nin mimarı Mustafa Kemal Atatürk dış siyasetini “Yurtta barış, dünyada barış” sloganıyla şekillendirmiştir. Onun bütün ilke ve inkılâpları bu doğrultudadır. Fakat O, dost ve düşmanlarını çok iyi etüt ederek gerekli tedbirleri almayı da asla ihmal etmemiştir. Barış içerisinde yaşamak için de güçlü olmak lâzımdır. Güçlü olursanız kem gözlerden sakınırsınız. Caydırıcı olmak için kuvvetli olmak şarttır. Düşman zayıf ve aciz günleri kollar. Buna imkân vermemeliyiz. Atatürk, ömrü boyunca ordunun güçlü ve teyakkuzda olmasını sağlamıştır. Bu hususta ne kadar haklı olduğunu ve isabetli davrandığını tarih defalarca göstermiştir.

Bilindiği gibi dünyanın pek çok yerinde Türkiye’den başka Türk kökenli devletler ve topluluklar yaşamaktadır.1990’lı yıllarda o zamanki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’nde Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov tarafından ‘Glastnost’ ve ‘Perestroika’ politikaları neticesinde devletler birliğinde küçülme ve kabuğundan sıyrılıp dışa açılma gerçekleştirildi. Bu Sovyetler’in eriyerek parçalanmasına neden oldu. Birliğe bağlı 16 devlet, bağımsızlığını ilân etti. Bunlardan beşi de Türkî toplulukların kurduğu devletlerdi. Bu devletlerden Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenistan bağımsız oldular. Bunlarla beraber Kıbrıs’ı da sayarsak bugün dünyada yedi bağımsız Türk devleti varlığını sürdürmektedir. Bunun yanında Yunanistan’a bağlı Batı Trakya’daki ve Çin’e bağlı Doğu Türkistan bölgesindeki Türkler bütün zorluklara rağmen ayakta kalma mücadelesi vermektedirler. Bulgaristan’da ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde, özellikle Almanya’da yaşayan Türkler azımsanmayacak bir yekûn teşkil etmektedirler.

Tarihte Rusya her zaman Türk’ün ve Türk varlığının karşısında olmuştur. Çünkü imparatorluk peşinde koşan Rusya, tacını ve tahtını yerinden oynatacak yegâne güç olarak Türkler’i görmüştür. Bu nedenle Rusya’yla aramızda geçen çetin mücadelelerin sayısı bir hayli çoktur. İnsan ve silah gücü bakımında bizden daha üstün olan Rusya’ya karşı destanlaşan mücadeleler sergilemişiz. Kan kusturmuşuz onlara. Yenildiğimiz savaşlar da olmuştur tabiî ki… Rusya çok kere cephede elde edemediği başarıyı diploması masalarında bin bir türlü hilelere başvurarak kazanmıştır. “Savaş hileden ibarettir” ilkesini en iyi işleten millet Ruslar’dır. Fitne tohumları ekip milletimizi birbirine düşürerek, oluşan boşluktan yararlanan Ruslar, savaş politikasını çok iyi bellemişlerdir.

Atatürk ileri görüşlü bir insandı. Kâhin değildi şüphesiz. Fakat dünya siyasetini yakından takip ettiği için hangi sebeplerin nasıl neticeler doğurabileceğini tahmin edebiliyordu. Zaten lider ve önder olabilmek için bu gibi hususiyetlere sahip olmak şarttır. Bugünü idare etmek marifet değildir. Gelecek yıllarda olabilecek muhtemel gelişmeleri bugünden tahmin etmek ve zamanından evvel önlemler almak iyi bir siyasetçinin özelliğidir.

Atatürk, Rusya’nın gelecekte bölünüp parçalanabileceğini ta o günlerde dile getirerek, orada yaşayan soydaşlarımızla ilgili olarak alınması gereken önlemlerin önemine işaret etmiştir. O günlere bugünden hazırlıklı olmamız gerektiğini belirterek Rusya’nın ve Türkî Cumhuriyetler’in akıbetiyle ilgili olarak şu mühim ifadelere yer vermiştir:

“Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İste o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak… Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli”

Atatürk’ün nerdeyse bir asır evvel ileri sürdüğü bu görüşlere ve uyarılara millet olarak gereken ilgi ve dikkati gösterebildik mi? Cevap kocaman bir “Hayır” dan ibarettir. Dili bir, dini bir, tarihi bir ve kültürü bir olan bu kardeş devletler niçin birbirinden kopuk ve dağınık bir halde yaşamaktadır? Bunun sorumlusu veya sorumluları kimdir? Bu sorulara makul ve mantıklı cevap veremediğimiz sürece bu parçalanmışlık sürüp gidecektir. Her biri enerji alanında gelecekte bir dev olmaya aday olan Türk Cumhuriyetleriyle bir Fransa kadar ilgilenebiliyor muyuz? Bu tren bu durakta hep bekleyedurmaz. Tren kaçmadan, oturmamız gereken makinist koltuğuna yerleşmezsek başkalarının kullandığı, onlar için aydınlığa, bizim için karanlığa yol alan bu trende ancak yolcu olabiliriz. Atatürk’ün uyarılarını dikkate almazsak gelecekte çok hayıflanıp dururuz. Gerçek Atatürkçülük onun ilke ve inkılâpları ışığında, uyarılarını dikkate alarak geleceğe yön vermektir. Bu böyle biline!…

Yazarın Diğer Yazıları
BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.