İlimize genç bir müftü gelmişti. Camilerde pek de göremediğiniz, bazı olumsuz işlere de karışan bir kişi müftünün koluna girdiğini gördüler.
Müftünün hakkında olumsuz düşünceler yaymaya başladılar. Müftü hakkında olumsuz sözler söyleyenlerden bir ikisine; “Siz müftüye gidip hoş geldiniz dedeniz mi?” diye sordum. Gitmemişler. “Sizden önce o kişiler Müftüye gitmiş, Müftü de onları tanımış ve onlarla konuşuyorsa, bunda ne kusur var?” Dedim.
Durun, biraz zaman geçsin. Müftü Efendi çevresini tanısın. Kendisine yaklaşan, yaklaşmayan insanları değerlendirsin. Ondan sonra kimlerle bir araya geleceğine, kimlerle gelmeyeceğine karar versin.
Sinop valiliğinden Gümüşhane valiliğine gelen Naci Babacan icraatlarının birinde bir yanlışlık yapmıştı. Valiye o yanlışlığı, inanmak, güvenmek gerektiği bir müdür yaptırmıştı. Durumu kısa zamanda fark etti, yanlışlığı düzeltti.
Vali Babacan’ı daha önce Mülkiye Müfettişi olarak Gümüşhane’ye gelmiş, kendisine Gümüşhane Belediyesi ile ilgili hesap vermiştik. Oradan tanıyordum. Kendisiyle yaptığı yanlışlığı konuşurken, “Gümüşhane’ye geleli çok olmadı. Beni aldatacak, bana yanlışlık yaptıracak şube müdürünün alnını karışlarım!” demişti.
Naci Babacan, takdir ettiğim valiler arasındadır.
Demek isterim ki, insanları tanımak ve değerlendirmek konusunda çok aceleci davranmamalıdır.
Halk arasında “Acele işe şeytan karışır” diye bir deyim vardır. Bir insan bir insanı, bir kamu görevlisini, uzaktan bakarak, konuşmayarak, bazı konuları birlikte tartışmayarak, değer yargılarından habersiz anlamaya çalışmak yanıltıcıdır. Sonra, hepimiz insanız. Hata yapmamak olası değildir. Başkalarını tanımak, tanıtmak istiyorsak, biraz zaman geçmelidir.
Hele de olaylara ve insanlara kişisel çıkarlarımız açısından bakarsak, hem yanlış yaparız, hem de büyük hataya düşeriz.
Her işte, zamana ve sabra gereksinimiz var. Özellikle de insan tanımakta.
Halkın deyimi ile, “Acele işe şeytan karışır.