31 Mart’ta yerel seçimler yapılacak.
Kimler seçilecek?
Büyükşehir, il, ilçe ve kasaba belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri ve Muhtarlar seçilecek.
Seçimde neler yarışmalı?
Bilgi, görgü, yetenek, doğruluk, güvenirlik, gerçeklik, ehliyet ve güzel ahlak yarışmalı.
Seçmenler, bir üst cümlede sıraladığımız nitelikleri göz önünde bulundurmalı.
Bu saydığımız nitelikler seçecek olanlar da yoksa, onlar da kendilerine uygun olanları seçecekler.
Her toplum, her kent, her ülke, kendilerine layık olanlarla yönetilir.
Sanırım, 1990’ların ilk yerel seçimiydi. Parlamenterlerden biri, isimlerini belirleyerek, bilgi, görgü diye sıraladığımız nitelikleri sormuş seçmenlere. O niteliklerden en çok beğendiklerini söylemişler.
Son soru; “O beğendiğiniz kişiye oy verir misiniz?”
Yanıt, şaşırtıcı; “Vermem!”
Nedeni sorulmuyor. Sorulmasına da gerek yok. Çünkü seçecek olan, iyi nitelikleri olanı seçmek istemiyor.
Niye?
Çünkü seçecek olanın istekleri doğru değil. Doğru olan insan, doğru olmayan isteklere “Evet” diyebilir mi?
Diyemez.
Neden?
Kendisi gibi olanları seçmek istiyor da ondan.
Siyasette bir başka açmazımız da; dürüst, yetenekli insanlar siyasete girmiyor. Çünkü kimi seçicilere güvenmiyor. Oylarını, toplum çıkarı için değil de, kendi kişisel çıkarı için kullanan insanların neyine güvensin?
Sonra da; niye şöyle oldu, niye böyle oldu diye yakınıp duruyoruz.
Biz oy verdik, biz göreve getirdik, kusuru niye seçtiklerimizde arıyoruz?
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, Mustafa Kemal tarafından birçok kuruluşların başına getirilen, Büyük Elçiliklerde bulunan, bir ara Gümüşhane’den milletvekili seçilen, o dönemde yine Atatürk tarafından Milli Eğitim Bakanlığına getirilen, müftü zadelerden Cemal Hüsnü Taray, 946 seçimlerinde aday olmak için Gümüşhane’ye gelir. Bir ilçeye gider, siyasetçilerle konuşur, Gümüşhane’ye döner bavulunu alır ve bir daha ne seçim için, ne de bir başka amaçla Gümüşhane’ye gelir. Çünkü gittiği ilçeden, kendisinden yüklü bir para isterler. Niye gelsin ki!
Böyle yarış olur mu?