“Gideriz nur yolu izde gideriz.
Taş bağırda, sular dizde, gideriz.
Bir gün akşam olur, biz de gideriz.
Kalır dudaklarda şarkımız bizim.”
(Necip Fazıl Kısakürek)
Ahmet Kekeç adanmışlık ruhuyla hareket eden bir dava adamıydı.
Yahya Kemal’in “âsude bahar ülkesi” olarak nitelediği ölüm, insana acizliğini haykırıyor. Bütün canlılar diz çöküyor bu ilâhî hakikat karşısında. İki kapılı hanın dışında buluyorsunuz kendinizi. Yepyeni evrenler selâmlıyor prangalardan kurtulan yorgun ruhunuzu.
Hayatın neticesi olan ölüm, yaşanılan süreci anlamlı kılıyor. Bu süreçte edindiklerimiz soluklanmamızı sağlayabildiği gibi, soluğumuzu da kesebiliyor. Ya meyveli bir dal gibi mütebessim ya da meyvesiz ağaç gibi somurtkan bir hâle bürünüyor aynadaki suretimiz.
Allah, kişinin kaderi gereği onun ölümünü murat ettiği zaman birçok şeyi bu ölüme vesile kılar. Son zamanlardaki koronavirüs menşeli ölümleri şahsen böyle yorumluyorum. Aslında kovid-19 Allah’ın vazifeli bir askeri. Geçmişteki veba ve verem mikrobu gibi.
Hayatı çekilmez kılan koronavirüs can almaya devam ediyor. Kovid-19 kaynaklı ölümlere bir başka kıymetli isim daha eklendi. Gazeteci-yazar Ahmet Kekeç, 14 Kasım 2020 tarihinde İstanbul’da koronavirüs nedeniyle tedavi edilmekte olduğu hastanede vefat etti.
Ahmet Kekeç, 3 Ocak 1961 yılında Malatya’da dünyaya gelmişti. Memleketi Malatya’da sırasıyla Atatürk İlkokulu’nda, Atatürk Ortaokulu’nda ve Atatürk Lisesi’nde okumuş, 1978’de de söz konusu liseden mezun olmuştu. Liseyi bitirdikten sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde başlayan yükseköğrenimini, okuldan atılması sebebiyle bitirememişti.
Merhum Ahmet Kekeç, gazeteciliğinin yanında edebiyatçı kimliği de olan velût bir yazardı. 17 yaşındayken Gırgır dergisinde mizah öyküleri yayımlamaya başlamıştı. O gün yazmaya başlayan kalem, son nefesini verdiği an’a kadar üretmeye devam etti. Bunun yanında onun İslâmî duyarlılığını, dava adamlığını ve adanmışlık ruhunu da unutmamak lâzım.
Duygu ve düşüncelerini etkili bir dille ve üslûpla dile getirmede usta olan Ahmet Kekeç; politikadan sanata, tarihten edebiyata kadar geniş bir alanda kalem oynatan mahir bir yazardı.Yazı hayatına Aylık Dergi’de hikâyeler yazarak ilk adımını atmıştı. Aylık Dergi, Mavera, Kayıtlar, Kırkayak (Kırklar), Kitap, Girişim, İmza ve Yöneliş dergilerinde hikâye, deneme ve eleştiri yazıları yayımlanmıştır. O ayrıca İmza dergisinin kurucuları arasında yer almıştır. Milli Gazete (1985), Yeni Haber (1986), Vahdet (1988), Yeni Şafak (1999) ve Akit gazetelerinde muhabir, editör ve köşe yazarı olarak çalışmıştır. Gazetelerde yazdığı köşe yazılarından dolayı 1997’de MGV Gençlik Dergisi tarafından yılın yazarı seçilmiştir. Aynı sene Türkiye Yazarlar Birliği tarafından da basın fıkra ödülüyle ödüllendirilmiştir. Merhum Kekeç, 2016’dan beri Star gazetesinde köşe yazısı yazıyordu. Bu gazetenin kapanmasından sonra da Akşam gazetesine geçmişti. Ölümüne kadar da orada yazmaya devam etti.
Gazeteci-yazar Ahmet Kekeç, Kanal 7 televizyonunda bir yıl kadar yorumculuk yapmış, bir dönem de ilk özel kanallardan biri olan Cine5’te Rasim Ozan Kütahyalı ve Salih Tuna ile birlikte “Memleket Meselesi” programını başarıyla gerçekleştirmişti. O, aynı zamanda yine aynı televizyon kanalında “Derin Mevzu” adlı tartışma-sohbet programını sunmuştur. Kekeç, daha sonra 24 TV’de Nagehan Alçı ile birlikte “Nerede Kalmıştık”, Nevin Ateş ve Mustafa Armağan ile birlikte “Tarihçe”, Ülke TV’de de Turgay Güler ve Yusuf Ziya Cömert ile birlikte “En Sıra Dışı” adlı üç televizyon programında yer almıştı.