Gençler, yatağını arayan sel gibidir. Kimi kez sağa, kimi kez sola vurur sonra durulur. Bu nedenle, henüz durulmamış, henüz fikri yönden yerine oturmamış gençleri düşünceleri nedeniyle ayıplamak, yadırgamak yanlıştır.
Ama, 25 hatta 30 yaşın üstüne çıkmış bir insan, hele de ülke yönetimde söz sahibi, ya da yönetime tabi olanların dün başka, bugün başka türlü konuşmasını, önceleri söylediklerinin tam tersini bugün savunmalarını kabul etmemiz mümkün değildir.
Yıllarca önce Kelkit ilçemizde bir dostumuz, sözünde ve vaadinde durmayan insanlardan söz açılınca: “Onu mu deysin, o; suyu görür balık, yarı görür tavşan olur” derdi.
İleri yaşlarda ve önemli görevlerde bulunan insanları, birbirini tutmayan düşüncelerini duydukça, aklıma hep o Kelkitli dostumuz gelir.
Yerine ve zamanına göre, birbirini tutmayan görüşler ortaya atanların dikkat etmedikleri bir şey daha var. Bugün, karşısındakilere, ağza alınmayan laflarla çatanlar, yarın bir araya gelebileceklerini hiç düşünmezler mi?
Bir birlerine ateş püskürtenler, bir araya geldiklerinde, hasımlarının yüzüne nasıl bakarlar, hep bunu düşünürüm.
Özellikle siyasete soyunanlar, önemli görevler üstlenenler, ağızlarından çıkacak sözü bir kez değil, birkaç kez kalplerine danışmalı ve ondan sonra söylemelidirler. Hatadan dönmek de bir meziyettir ama önemli olan hatalı sözü söylememektir.
Teknik, teknoloji her gün gelişiyor, değişiyor. Eskiden, “Söz uçar, yazı kalır” derlerdi. Şimdi söz de uçmuyor. Bugün, söyledikleriniz, kayda alındığı için, yarın bir bir karşınıza çıkıyor.”Ben öğle söylememiştim” deminizin bir yararı, bir inandırıcılığı olmuyor.
O nedenle, siyasete soyunmuşsanız ya da soyunmaya adaysanız, konuşmalarınıza, davranışların dikkat etmelisiniz.
Siyaset adamları, konuşmalarıyla, davranışlarıyla, siyasete atılmak isteyen genç kuşaklara örnek olacak davranışlar sergilemelidirler.
Devlet ve siyaset adamlarından beklenen budur.