1980 öncesi dönemleri hatırlayın. O yıllardan sonra doğanlar da okuyarak, dinleyerek öğrenmişlerdir.
Kukla oynatır gibi, gençleri birbirine kırdırdılar. O yıllarda tarafsız olmak da sorun yaratıyordu.
Ya ondan olacaksın, ya öbüründen.
Sonra, sağcılar ve solcular hapislere düştü, birlikte oldular hapishanelerde. Boşuna kavga ettiklerini, boşuna binlerce kişinin yok yere öldürüldüğünü anladılar. Ama iş işten geçmişti.
Az bilim adamı mı, gazeteci mi, üniversite öğrencisi mi, genç mi öldürülmedi.
Birileri nefretten, kandan ve kargaşadan besleniyordu. Onu anlamak ülkeye çok pahalıya mal oldu.
6-7 Eylül 1955 olaylarını benim gibi yaşları 90’lara yaklaşanlar bilirler.
Birileri, Yunanistan’daki Atatürk binasına bomba koyulduğu yalanını ortaya attı. Hem de o birileri sıradan insanlar da değildi.
Olay, ülkemizde duyulunca İstanbul’da Gayrı Müslimlerin işyerlerini yamaladılar. O arada, Türk ve Müslüman olanların iş yerleri de yağmalandı. Yağma başlayınca, yağmacılar, fırsat bu fırsat dedi. Yağmaladıkları Türk’müş, başkasıymış hiç umurlarında olmadı. İktidar da başlangıçta göz yumar gibi oldu, sonra işin vahametini anladı ama iş işten geçmişti.
O tarihlerde Kelkit’te Özel İdarede çalışıyordum. Şafers dolmakalemler getirdi bir köylü vatandaş. Değerini ve fiyatını da bilmediği için yok fiyatına satıyordu.
1970 öncesi olayları yaşayan ve olayların içine sağcı, ülkücü ve solcu olduklarını ileri sürerek karışanlar, yanıldıklarını yıllar sonra anladılar.
Niye yazdım bunları?
Aylar önce televizyonda Nevşehir Üniversitesindeki gençlerin kimliklerini belirterek yürüyüş yaptıklarını izlemiştim. Polisler de sıra sıra durmuş seyrediyorlardı.
Belli ki, bir yerlerden emir gelmiş. Olayları durdurmak konusunda harekete geçmiyorlardı.
Yine, birileri kukla oynatır gibi ipleri eline almış.
Uyanık olmalı, iyi düşünmeli ülkeye kıymamalıyız.