Bilmem hatırlar mısınız? Seçimlere iki ay kala bir yazı yazmış, seçmen olmayan kişilerin seçmen yazıldığına ilişkin, ulusal gazetelerde ve televizyon kanallarındaki haberden söz etmiştim. Bu gerçeği kendim de tanık olmuştum. Yıllarca önce bir seçim öncesinde, seçmen kartımı almak için mahallemiz muhtarlığına gitmiştim. Kendi ev adresime, kendilerini tanımadığım, hatta 50 yıldır yaşadığım Gümüşhane Merkez ilçede de duymadığım soyadında iki ismin yazılı olduğunu gördüm. Muhtara sordum; “Bir bilgim yok, herhalde bir yanlışlık yapılmış, düzeltilir” dedi. Seçim Kuruluna da gidip söyledim. Ayrıca bir mahallemizde yapılacak muhtar seçimi için, o mahalleye, nüfusundan çok kişi yazıldığını saptamış ve haberleştirmek üzere gazetemize bildirmişlerdi. Gazetemiz Kuşakkaya’da da yazılmıştı. İlgili makamlara gidip söylemiştik.
Ne oldu?
Hiçbir şey olmadı.
Bugün, ülkemizde resmi kayıtlı olarak, çoğunun Suriyeli olduğunu bildiğimiz, 5 milyona kadar yabancının var. Ülkemizde, Asya’sından Afrika’sına yaşayan yabancı sayısı, Güneyinden Kuzeyine kadar yaşayan yabancı sayısı, resmi kayıtlıların iki katı olduğu yazılıyor, söyleniyor. Suriyeli vatandaşların, kimilerinin isimlerinin bile değiştirildiği ileri sürülüyor.
Şu parti, yaptı ya da yapıyor demiyorum. Hangi parti yapıyorsa bu hileli seçmen yazım işini, bu işin, birinin malını, parasını habersizce alıp kullanmak ne ise, bu da o değil midir?
Bu hileli seçmen yazım işine, “Biz yaptık oldu!” diyemezsiniz.
1950 yılından bu yana yapılan seçimlerden haberimiz vardır. Geçmiş yıllarda da, gerçeğe aykırı işler yapıldığını basından izler, radyolardan öğrenirdik. Seçim sandıkları saat 17.00 den önce açılmazken, Devletin radyosunda, saat 15.00 de; “Falan bölgede sandıklar açıldı, şu partiye şu kadar, çok daha azı da bir başka partiye çıktı” haberini, bizim gibi yaşı ilerlemiş olanlar bugünkü gibi hatırlarlar. Bu tür hileler hiçbir ülkeye yakışmaz, nüfusunun yüzde doksanından çoğu Müslüman olan bizim ülkemize hiç yakışmaz.