Şehitlik dünyada kazanılan mertebelerin en büyüğüdür. Onun için bizim milletimiz şehidinin peşine fazlaca ağlamaz. Metin olmaya çalışır, diri durur. Düşmanın sevinmesine meydan vermez. Gözden yaşlar süzülse de şahadeti bir nimet ve şeref olarak sayar. Hakikatte de böyle değil midir? Şehitlikten daha büyük bir şeref ve nimet var mıdır? Hangi birimiz bu fani dünyadan göçmeyeceğiz? Ama bugün, ama yarın….Bir gün mutlaka aslî vatanımız olan darü’l bekâya intisap edeceğiz. Hal bu iken şehitlere gıpta etmeyen olur mu? Bu büyük bir nasiptir. Herkes şehitlik mertebesine yükselemez. Herkes şehit anası ve babası da olamaz. Çünkü şehitlerin, yakınlarından yetmiş kişiye şefaat edebileceği söylenir. Bu ne büyük müjdedir. Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV) şehitlerle ilgili şu mübarek sözleri söylemiştir:
“Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehit böyle değil. O mazhar olduğu ikramlar nedeniyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder.”
Bizim askerimiz gerçekten de fedakâr ve vefakârdır. Namusu ve toprakları için gözünü kırpmadan ateşe atılır. Öldükçe büyür ve yücelir. Ölümden korkmaz bizim yiğit cengâverlerimiz. Zaten ölümden korkana asker mi denir? Yiğit asker, ölümü hayat bilendir. Büyük komutan Mustafa Kemal Atatürk bizim askerlerimizle ilgili olarak söylediği şu sözler ne kadar derin anlamlıdır: “Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime en aziz bir borç bilirim.”
Bu topraklar şehit kanlarıyla sulanmıştır. Her vilâyette şehit mezarları vardır. Trabzon da şehitliklerin yoğun olduğu bir şehirdir. Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Harmantepe yaylasında da pek çok şehidimiz yatıyor. Burada Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma siperler ve şehit mezarları vardır. Her yıl 29 Haziran tarihinde anma günü tertip edilir. Genelkurmay kayıtlarında burada 45 şehit verildiği yazılır. Fakat Trabzonlu tarihçi Mehmet Bilgin’e göre yedi subay, 150 er olmak üzere toplam 157 şehit bu yüksek tepede ebedî uykusunu uyumaktadır. Bu şehitlik, Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslarla yapılan muharebelerde Harmantepe yaylası ve civarında şehit düşen askerlerimizin anısına Millî Savunma Bakanlığı tarafından 1997 yılında yapılmıştır. Böylelikle şehitler gün yüzüne çıkarılmıştır.
Harmantepe’de yatan şehitlerin çoğu Trabzon dışındandır. Çankırı, Malatya, Konya, Samsun, Sivas, Nevşehir, Yozgat gibi vilâyetlerden gelen kahraman askerlerimiz, bu ıssız dağ başlarında kelime-i şahadet getirerek son nefeslerini vermişlerdir. Onları bu ıssız yaylada savaşmaya iten vatan sevgisinden başka neydi? Biz onun için büyük bir milletiz. Vatan için, Allah için ölmeyi bahtiyarlık sayarız. Köprübaşılı şair dostum Mehmet Balcı, Harmantepe şehitleri için yazdığı destanda şu dörtlüklere yer vermiştir. Bu destanın bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Gelinler ağladı, kızlar ağladı
Analar, bacılar kara bağladı
Zalim düşman ne yürekler dağladı
Nice körpe canlar verdik o gün biz…
Tarlada ekinler kurur olmuştu
Dalında meyveler çürür olmuştu
Dağları toz duman bürür olmuştu
Düşmanı dört yandan sardık o gün biz
Gökten sicim gibi yağmur yağarken
Tan yeri ağarıp güneş doğarken
Koyunu kuzuyu kurtlar boğarken
Düşmanı alnından vurduk o gün biz…
Mehmet Balcı der ki kat ettik arşı
Şehitlerim için yazdım bu marşı
Bütün Köprübaşı düşmana karşı
Ateşten bir duvar ördük o gün biz…”
Rus işgali sırasında Ermeniler halkımıza çok büyük zulümler etmişlerdir. Bugün dünyanın sözde medenî devletleri, Ermeni soykırımı deyip dururken bu acı gerçekleri görmezden geliyorlar. Onların hıyanetleri ve vahşilikleri karşısında biz, Ermenilere az bile etmişiz. Bizim yaptığımız nefsi müdafaadan ibaretti. Onların bu topraklarda ne işi vardı? Dostane ilişkiler kurmak için gelmemişlerdi herhalde!
Harmantepe yaylasında çok mühim mücadeleler oldu. Trabzon’un sahil kesimlerini işgal altında tutan Rusları bu bölgeden atmak için, 29 Haziran 1916 gecesi baskın şeklinde düşmana saldıran 60. Türk alayında çetin çatışmalar yaşanmış, neticede yedi subay ve 150 er şehitlik mertebesine yükselmiştir. 36 saat süren çetin muharebelerden sonra Ruslar bozguna uğrayarak geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
1997’de Harmantepe yaylasındaki Şehitler Tepesine mütevazı, fakat çok anlamlı bir anıt yapılmıştır. Her yılın 29 Haziran günü bütün Köprübaşılılar ve çevre halkı buraya gelerek bu büyük insanları yâd eder. Köprübaşı halkı, onların boş yere ölmediklerini, geride bıraktıkları toprakların sahipsiz olmadığını ispat edercesine bu yaylaya çıkarak kenetlenirler. Yurdun dört bir yanından gelerek şehitlik mertebesine yükselen ve bu ıssız dağları maneviyatıyla mamur eden bu büyük ruh sahiplerine Allah’tan rahmet diliyorum. Ne mutlu onlara ki bizlere bu toprakları bahşederken, kendileri cennet yurdunu canları karşılığında elde etmişlerdir.