Zülfikâr Yapar Kaleli, doğup büyüdüğü Gümüşhane’nin tanıklarından biridir.
Bugüne kadar bin’in üzerinde hece ölçülü şiir kaleme alan öğretmen şairlerimizden biri olan Zülfikâr Yapar Kaleli, doğup büyüdüğü ve hâlâ yaşamakta olduğu Gümüşhane’nin tanıklarından biridir. Bu şehir dışında yaşamayı hiç düşünmemiştir. Gümüşhane onun ilham kaynaklarının başında gelmiştir hep. Söyleşimizde kendisine “Gümüşhane’nin yaşayan tanıklarındansınız. Bugüne kadar Gümüşhane kültüründe iz bırakmış kimlerle şahsî dostluklarınız oldu? Kimleri tanıdınız?” sorusunu sorduğumda öncelikle şu önemli isimleri telâffuz etmişti: “Gümüşhane’nin kültür hayatında Turan Tuğlu ağabeyle, şair Talat Ülker Bey var, başı çeken. Talat Ülker, kendisinin dışında çoklarının gün yüzüne çıkmasını sağlamıştır. Bunun yanında bu işe gönül vermiş öğretmenlerin ve çeşitli meslekten kişilerin varlığı da ümit vericidir. Şair Dilâver Cebeci’yi, Nurettin Özdemir ağabeyi, Şinasi Özdenoğlu’nu, Hışır Osman (Osman Nebioğlu)’ı, Âşık Zevrakî (Akif Timurhan)’yi, Tekkeli Hasan Soydaş’ı, Ahmet Erkan Kocatürk’ü, Tacettin Şimşek Bey’i, Niyazi Karabulut’u, Ali Coşkun Hirik dostumu, Fehmi Yakut’u tanır ve sever(d)im. Bir kısmı için “severdim” diyorum; çünkü bu dünyadan göçtüler. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum. Tanıdığım ve sevdiğim şair, yazar ve gazetecilerin sayıları o kadar çok ki… Hülasa Gümüşhaneli olup da son elli yılda yaşayanların hepsini tanıdım, sohbet ettim.”
Şair ve yazarlar için ilk eser ilk evlât gibi derin anlamlar taşır.
Şair ve yazarlar için ilk eser ilk evlât gibi derin anlamlar taşır. İlk kitabınızı elinize aldığınızda duyguların en doyumsuzunu ve en tarifsizini yaşarsınız. Sanki ilk çocuğunuzu kucağınıza almış gibi alabildiğine mutlanırsınız. Ayağınız yerden kesilir. Bu belki bir ağacın ilk meyve vermesine de benzer. Şair Kaleli de ilk kitabının yayımlanmasıyla birlikte buna benzer tarifsiz mutluluklar yaşamıştır. Kendisine bu minvalde şu soruyu sormuştum söyleşimizde: “İlk çıkardığınız şiir kitabı hangisidir? Bu ilk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?” O da bu soruya karşılık şu samimi cevabı vermişti bana: “İlk kitabım “Şafak Türküsü” Ocak Yayınları arasında çıktı. Benim için Ocak Yayınları’nın ayrı bir ehemmiyeti vardır. Kitabın basımının her safhasında bulundum. Bittiğinde ayrı bir his kapladı içimi. Biraz da burukluk duyduğumu söylemeliyim. Çünkü kitap baskıya verilmeden önce, seksenden sonra ekmek parası derdine düşenlerden Ocak Yayınları’nın sahibi değerli insan, Dr. Bahattin Ergezer; “Hocam kitaba önsöz yazayım” dedi. (keşke yazdırsaydım, belki bu burukluğu yaşamamış olacaktım.) Bahattin Bey’e “Şiir kitabında önsöz pek hoş durmuyor, önsöze gerek yok.” dedim. “Öyleyse arka kapağa özgeçmişini yazalım.” dedi. Kabul ettim istemeye istemeye. Tahsil hayatımı sordu, “Öğretmenim, yüksek okul mezunuyum.” dedim. Sanki yüz hatlarının değiştiğini hissettim ya da bana öyle geldi. Neyse kitap basıldı ama bendeki bu buruk duygu hiç geçmedi. Fakülte bitirmeye karar verdim. Önce Türkçe Öğretmenliğinden diploma aldım. Sonra Açık Öğretim’de İktisat Fakültesi’ni bitirdim. Şuna inanıyorum ki her şeye rağmen bir şeyleri başarmak çok güzel bir duygu…”