Günümüzden yarım yüz yıl önce bilim adamları küresel ısınmadan söz ederken, halkımızın çok azı işin farkındaydı.
Dünyanın yüzölçümünün dörtte üçü sudur. Şimdilik, doğaya, tüm bitkilere, kısacası canlıların hayatına can katan akarsuların bir litresini bile boşa akıtmamak gerekmektedir.
Bu nedenle barajlara, göletlere, dere yataklarının ıslahına, topraklarımızın aşınıp taşınmamasına çok büyük gereksinim vardır. Bunun için, ağaçlandırma konusunda Orman Bakanlığına, akarsuların toplanması (Barajlar, göletler, dere yataklarının ıslahı) konusunda Devlet Su işlerine büyük görevler düşmektedir.
Yine, bilim adamlarının söylediklerine göre, küresel ısınmanın sonucu olarak, ileride suya olan ihtiyaç, petrole olan ihtiyacın bile önüne geçecektir.
Göletler ve dere yataklarının ıslahı konusunda Devlet Su İşleri görevini yapmaktadır. Öğle anlaşılıyor ki, devlet Su işlerinin yanı sıra yapılanların korunması için halkımıza da büyük görevler düşmektedir.
Rahmetli Aydın Kocaman Köy Hizmetleri Müdürlüğü yaptığı dönemlerde; “Gelecekteki ihtiyacı göz önünde bulundurarak, yapılan göletleri iki katına, hatta üç kartına çıkarma zarureti vardır” diyordu. Bu görüş bugün için de geçerlidir.
Bizler, vatandaşlar olarak, halk olarak, tehlikeyi görmeden harekete geçmiyoruz. Tehlike geldikten sonra da zararın önüne geçmek kolay olmuyor.
Sözünü ettiğimiz tehlike şimdiden “geliyorum” diyor. Umursamazsak, yarın çok geç olacak. Sıcaklar, her yanı kasıp kavururken, su ne büyük nimetmiş dememek için uyanık olmak gerekir.
Köylere hayat veren küçücük derelerin suyunu kanallarda toplayarak, yüksekten akıtmak suretiyle elektrik elde edilmeğe çalışılıyor. Elektrik te bir ihtiyaç ama bu ihtiyacı köyleri, kentlere taşınma zorunda bırakarak karşılarsanız, kaybınız kazancınızdan çok olur.
Binlerce kişiye maden ruhsatı veriyoruz. Bu maden işleticileri, en büyük gelir kaynağımız zeytinlikleri, tüm tarım ürünlerini, ormanları ortadan kaldırıyor. Elimizle ülkemizi çölleştiriyoruz.
Niye?
Yerli-yabancı belli sayıdaki insanlar para kazansın diye.
Bize ne bırakacaklar?
Halkın deyimiyle “Urup da buçuğunu” yani kazançlarının binde birinden azını.
Yer üstü varlıklarının, yer altı varlıklarından daha az önemli olduğunu kim söyledi size!
Yerüstündeki gelir kaynaklarımızı korumak da sularımızı korumak ve onlardan yararlanmak için büyük zarurettir.