Büyük kentlerimizde de, küçük kentlerimizde de nüfusun az olduğu yıllarda ilköğretimde okuyan çocuklar, okula evlerinden gidip gelirdi. Ara öğünlerde de öğrenciler yemeğini evinde yerlerdi.
Şimdi nüfus arttı. Okullar, öğrencilerin evlerinin uzağında kaldı.
Nasıl olacak?
Ya aileler, çocuklarını okula götürüp getirecek, ya da, öğle yemeği için yiyecek hazırlanacak. Beslenme çantası bu nedenle ortaya çıktı.
Sordun da, beslenme çantasıyla başladı.
Niye?
Aileler beslenme çantasına neler koyacak? Daha doğrusu koyabilecek mi?
Geçim zorlaştı. Nüfusumuzun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırın, önemli bir kesim de açlık sınırının altında yaşıyor. Bu gerçek kimilerine su sesi gibi geliyor. Halkın büyük bir kesiminin sefaleti ya duymuyorlar ya da duymak istemiyorlar.
Bir hadisinde Peygamberimiz; “İlminden başkalarına ışık tutmayanların ağzına, yarın ateşten gem vurulacaktır” diyor.
Buna benzer bir sorumluluk, ilim için olmasa da, varlıklılar için söz konusudur.
Anlaşıldı ki, ülkeyi yönetenler, SSK ve Bağ Kur emeklilerin ayda aldığı 7.500.00 lirayı yılbaşına kadar artırmayacak. Yılbaşından sonra da enflasyonu tutacakları rakamı dikkate alarak zam yapacaklar.
Nasıl olacak?
Enflasyon yüzde yüzü çok aşacak ama onlar kâğıt üzerinde enflasyonu yüzde 25 gösterecek ve zammı da ona göre yapacaklar.
İşte bu durumda iş, bu konuda sorumluluk kabul etmeyen yöneticilere eğil de, varlıklı ailelere düşecek.
Uzağa gitmelerine gerek yok. Her varlıklı ailenin komşuları arasında, çocuklarının beslenme çantasına bir şeyler koyamayan ailelere yardım edecek. Bu yardımları da, yardımı yapanlarla, yardımı alanların dışında hiç kimseye bilmeyecek, duymayacak. Yardım böyle olur zaten. Televizyon kameraları önünde olmaz. Söyleyerek, duyurarak da olmaz.
İhtiyaçlı ailelere yardım konusunda şimdilik aklıma gelen çare bu.
Başka çıkar yol bilenler varsa, söylesinler, biz de öğrenelim.