Yazının başlığının dikkatinizi çektiğinin farkındayım. “Yaprağın ne direnci olabilir?” diye sorabilirsiniz.
Anlatayım.
İki ayı aşkın bir zamandan beri evden çıkmıyorum. Biraz rahatsızlığım, biraz soğukların gelmesi, biraz da dostlarımızla buluşma olanaklarım kısıtlı. Çünkü sağlık yönünden sıkıntılar var. Sanırım (Ömrümüz varsa) bir süre sonra eski konumumuza dönebilirim.
Yatak odam, kendimize ait bahçeye bakıyor. Meyve ağaçlarımız var. Bu ağaçlardan bir kısmının dalları, yatak odamın penceresine kadar uzanıyor. Aralık ayının başından itibaren, yapraklar bağlı oldukları dallarından kopmamak için direniyor. En azından bana öyle geliyor. Yağan kar, karın getirdiği soğuk, yaprakları olumsuz etkiledi. Her sabah kalktığımda, yaprakların biraz azaldığını fark ediyorum.
Öyle bir an geldi ki, yapraklar sayılacak kadar azaldı. Bazıları iri ve kalın bir sapla dala bağlanmış. Küçük ve zayıf yapraklar, rüzgâra kapılıyor ama büyükleri dalından kopmamak için sanki var gücünü kullanıyor. En azından bana öyle geliyor.
Her sabah yatağımdan kalkmadan, tek tük kalan yapraklara bakıyorum, kim düşmüş, kim kalmış diye.
Ne yazık ki, o güçlü dediğim yapraklar da sonunda doğaya, daha doğrusu, doğanın tahribine fazla direnemiyor. Yen bir gün, önceden o belirlediğim yaprakların da eksildiğini görünce üzülüyorum. Çünkü yapraklarla dost oldum. Her yaprağın düşmesi, bir dostumu kaybetmek gibi etkiliyor beni.
Sonra, insanlarla yapraklar arasında bir bağ kuruyorum. İnsanlar da yapraklar gibi değil mi? Yapraklar nasıl dalından kopmamak için direniyorlarsa, insanlara da geldikleri dünya da biraz daha fazla kalmak cazip görünüyor.
Sonunda ne oluyor?
Ne insanlar direnebiliyor kutsal iradeye, ne de yapraklar doğanın tahribatına.
2021 yılına henüz girmemiştik. Baktım ki sabah penceremden, kuruyarak dala sarılan beş-on yapraktan fazla bir şey kalmamış.
Bana sonumuzu anımsattı yapraklar. Daha doğrusu gerçeği bir kez daha gözlerimizin önüne getirdi.
Yalnız çok önemli bir fark var. Dala tutunabilmeyi kaybeden yaprak, baharın yine açacak. Ama yaşam mücadelemizi kaybedersek, bir daha dönemeyeceğiz!