Vatandaş bana kadar gelerek bir konuda yakındığını söyledi.
Neymiş yakındığı konu?
Eskiden iyi konuştuğu biri önemli bir göreve gelmiş v e kendisine üstünlük taslamaya çalışmış. Ağırına gitmiş eski dostunun bu davranışı.
Arkadaşının davranışından alınan kişiyi teselli etmeğe çalıştım. Yunan filozoflarından Epiktetos’un bir sözünü anımsattım.
Epiktetos diyor ki; “Başkalarının davranışlarını ayarlamak sizin elinizde değildir”
Teselli oldu mu? Bilemiyorum.
İşiin derinine inersek, dünyadaki sıfatlarımız ne olursa olsun, hepimiz topraktan yaratıldık. Ünlü bir şairimiz; “Âdemi topraktan yoğurup yaptın” diyor Tanrıya.
Aslımız toprak, sonumuz da toprak olacak. Üstünlük dünyadaki mevkilerde değil, takvadadır. Bu açıdan kimin kimden üstün olduğunu Allah bilir. Kişilerin dünyadaki mevkileriyle böbürlenmelerine gerek yoktur.
Gerçek olmayan ama insanlara ders vermek için uydurulan bir takım örnekler vardır.
Derler ki, ardamın biri oğluna sürekli “Sen adam olamazsın!” deyip dururmuş. Oğlu da babasını yanıltmak için durmadan çalışmış. Çabalamış sonunda valiliğe kadar yükselmiş.
Bir gün Babasına haber salmış ve valilik yaptığı kente davet etmiş. Babası da önemli bir konu vardır diyerek varıp gitmiş, ilgililere söylemiş ve basanını kapısını çalmış, kapıdan içeri girmiş, vali bey, babasını bir koltuğa oturtmadan konuşmaya başlamış. “Bak Baba” demiş. “Sen, hep bana adam olamayacağımı söylerdin. Ben vali oldum.”
Babası; “Oğlum, ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim. Sen adam olsaydın babanı ayağına çağırmaz, sen giderdin yanına ve söyleyeceğini söylerdin. Vali olmuşsun ama yine adam olamamışsın” yanıtını vermiş, oturmadan bir çayını bile içmemeden çekip gitmiş
Gerçek olmasa da, güzel bir örnek değil mi?
Güzel bir örnek ama örnekten ders alan için güzel bir örnek.
Âşık Veysel bir şiirinde diyor ya:
“Veysel der alana ben öğüt verdim
Alan alır, almayana hiç olur”