Bilindiği gibi Amerika 1492 yılında Kristof Kolomb tarafından keşif edilmişti. Bu tarihten çok önce Amerika’ya gelenlerden söz eder tarih. Amacımız Amerika’nın keşfi değil.
Keşiften sonra çoğunlukla Avrupalı ve İngiltere’den, sonraları daha başka ülkelerden Amerika’ya gelenler oldu. Dilleri, inançları, gelenek ve görenekleri çok farklı insanlardan oluştu Amerika. İnançlarına karışılmaz ama resmiyette tek bir dil kullanılır. Hiçbir kavim ve kökenleri farklı olan hiçbir topluluk, benim dilim de anayasada yer alsın, benim bağımsız ordum da kurulsun, 50 bin kişinin katilini hapisten çıkararak siyasi bir kimlik tanıyalım diyerek ortaya çıkamaz.
Çünkü bu istek ülkeyi bölmek, parçalamak demektir.
Batılılar, nasıl Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için 600 yıl uğraştıysalar, şimdikiler de aynı çizgiyi izliyorlar. Karşılarında, kendileri gibi düşünen bir topluluk bulmuşlar, bir yandan onlara destek vermeğe çalışıyor, öte yandan sureti Haktan görünerek, yönetimi sıkıştırıyorlar.
Hiçbir bağımsız ülke, dilleri, dinleri inanışları, gelenekleri yüzde yüz aynı olan topluluklardan kurulmuş değildir.
Büyük Atatürk; “Ne mutlu Türk olana dememiş. Ya ne demiş: “Ne mutlu Türk’üm diyene” demiş.
Son yıllarda bir de TÜRKİYELİ deyimi çıktı. Fransızlara Fransalı, Almanlara Almanyalı, İngilizlere İngilizli diyeni gördünüz mü?
Birilerinin amaçları; Türk olmayı sulandırmaktır.
Aynı ülkede isteyen istediği dini kabul edebilir. İstediği gibi inanabilir. İstediği gibi yaşayabilir.
Ama hiçbir topluluk benim dinim de bağımsız olarak Anayasa da yer alsın. Benim de ordum olsun, benim de şuyum-buyum olsun diye tutturamaz. Tutturursa, bu millet buna izin vermez.
Bu ülkenin her karış toprağa kanla yoğrularak kuruldu. Hiç kimse afaki konuları aklından geçirmesin.
Ayrı anayasal kimliğe, ayrı ordu kuruluşuna, birden çok dilin anayasada yer almasına rıza gösterecek ne bir ordu, ne bir yönetim tarzı bulamazlar.
Türk Ulusu, kuruluşundan kıyamete kadar bağımsız bir ulus olarak kalacaktır. Herkes bunu kafasına soksun.