İstanbul Belediyesinin büyük mücadeleleri sonucu sayılarını çoğalttığı “Halk Ekmek Büfeleri”nde uzun kuyrukları görmüş, televizyon kanallarından izlemiş olmalısınız.
Zemherinin, tüm yurtta kendisini gösterdiği bir akşamüstü, İstanbul’da, kardan, tipiden görüş mesafesinin çok az olduğu acı soğukta, yaşlısı, genci, erkeği ve kadınıyla insanlar, ucuz ekmek kuyruğundalar.
Niye?
Ekmeği, 50 ya da 100 kuruş ucuz alsınlar diye.
Çünkü beş-altı ekmek alanlar için ucuzluk fark ediyor.
Bu manzara karşısında, insan olanın içinin parçalanmaması olası değil.
Ucuz ekmek kuyruğu konusunda ne diyordu bir siyasetçi?
“Birileri gelsin fotoğraf çeksin diye uzun kuyruklar oluşturuyorlar?!”
Siyaset, bu kadar mı ucuz bir anlayışla yapılır?
Neyzen Tevfik; “Kirli elerde gördüm de paradan iğrendim!” diyordu.
Demek ki, çok para kazanmak için, kimi insanların ne kadar alçaldıklarını görüyordu.
Aslında siyaseti; köyleri, kentleri, giderek ülkeyi yönetme sanatıdır.
Ülkelerin kalkınması, gelişmesi, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşması için, fazilete gönül vermiş onurlu insanlar yapmalıdır.
İnsanların yüzüne karayı çalıp, ellerine aynayı veren insanların işi olmamalıdır siyaset.
Milli şairlerimizden Mehmet Emin Yurdakul:
“Ben en yoksul bir insanı kardeş sayan bir ruhum
Bende esir yaratmayan bir Tanrıya iman var
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar”
Dizeleri, herkesi düşündürmelidir.
Zemherinin acı soğuklarına karşın, ucuz ekmek kuyruğunda saatlerce bekleyen yoksullara; “Birileri gelsin fotoğraf çeksin diye diziliyorlar” diyen onur yoksunları bir değil, iki kez düşünmelidir.
Siyaseti bu denli kirletmeye kimsenin hakkı yoktur.
Sırtında, eski bir paltodan başka bir şeyi olmayan Mehmet Akif Ersoy gibi, “İstiklal Marşı Yarışmasına konan 1920’lerin 500 lira ödülünü almayanlar gibi yapmalı siyaseti.
Siyasette örnek alınacak insan mı yok, örnek mi yok?
İnsanlar, o soğukta, karda, kışta, birileri fotoğraf çeksin, haber yapsın diye mi uzun kuyrukları oluşturuyorlar?