Memur ve tüm emeklilere, aralıksız artan fiyatlar nedeniyle, maaş ve ücretlerinde artış yapılacağı tarihlerde (Yılbaşları ve Temmuz ayında) TÜİK’e yıllık enflasyonu belirletiyorlar. TÜİK’de (Türkiye İstatistik Kurumu ) ENAK’ın belirlediği enflasyonun yarısını belirliyor ve ona göre artış yapıyorlar.
Bu durumda memur emeklilerinin maaşlarını %48, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarını da %37.5 olarak belirliyorlar.
Bu durum adil mi?
Ölçü ne?
Amaç ne?
Hazreti Ömer’in devlet başkanı olduğu bir dönemde, halk bir araziye cami yapmak istiyorlar. Ancak, cami yapması için istedikleri arazinin bir bölümü Yahudi bir vatandaşa ait. Yahudi vatandaş, arazisine cami yapılmasına izin vermediği gibi, arsası karşılığında, kendisine teklif edilen hiçbir maddi varlığı da kabul etmiyorlar. Aksine, cami inşaatının bir bölümünü de yapmışlar.
Sorunun çözülmesi için Hazreti Ömer’e gidiyorlar. Devlet başkanı olan Hazreti Ömer, “Cami inşaatını yıkın, Allah’ın adaletini yıkmayın!” diyor. azrketi Ömer’e gidiyorlar. Hazreti
Adalet, böyle sağlanır.
Hiç kimseden; “Fırat’ın kenarında bir kurt kapsa koyunu, Allah Ömer’den sorar onu” diyen Hazreti Ömer gibi adil olmalarını beklemiyoruz ama haksızlık açıkça da yapılmasın.
SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin evi-barkı yok mu, çocukları yok mu, ihtiyaçları yok mu?
Sanırım, son sözü söylemesi gereken Cumhurbaşkanına bu konuya açık açık anlatmadılar. Bu farklı maaş ödeme konusu, bizim gibi pek çok yazar, gazeteci tarafından işlenecek. Bağ-Kur ve SSK emeklileri seslerini yükseltecek. Bu haksız ve adaletsiz maaş artışı nedeniyle toplumun huzurunu bozmaya ne gerek var.
Kaldı ki, açlık ve yoksulluk miktarları ortada. Bu artışlar, kimileri için açlık, kimileri için yoksulluk sınırlarının altında.
Bir başka haksızlık da, yüksek maaş alanlara daha çok artış, düşük maaş alanlara daha az artış öngörüyorlar. Bu da ayrı bir adaletsizlik değil mi?
Artışları adil yapmak istiyorlarsa, belli bir rakam belirlenir ve o rakam, tüm emeklilere aynı oranda verilir. Gerçek adalet budur.