Kıymetli Kuşakkaya okurları;
14 Mayıs seçim gününe yaklaştıkça birçok olay netleşmeye ve bize ipuçları vermeye başladı. Özellikle kesin listelerin belirlenmesinin ardından, isimlerin tabanlarda nasıl karşılık bulacağı en çok merak edilen konuların başında geliyordu.
Aday adaylarının içerisinde tırnaklarıyla kazıyarak gelmişlerin yanı sıra, tepeden inme gelenler, bir takım bilinmeyen ilişkilerle teşkilatlara dikta edilenler vs. vardı. Bu kadar farklı özellikler taşıyan isimler arasında, teşkilatlarının (sadece başkan veya A takımının değil) tabanının sesine kulak veren, düşüncesini dikkate alanların avantajlı olacağı bir gerçekti.
Şu anda seçim sahasında fark yaratan, öne çıkan parti ve adaylar tabanıyla koordineli süreci yönetenlerin olduğu gün gibi ortaya çıkmaya başladı. Gerek yazılarımızda, gerekse analiz haberlerimizde sahadaki son durumları aktarırken yaptığımız parti sıralamalarının tek referansı bu. Yine tekrar edelim; seçime girecek iddialı 3 partinin sahadaki karşılık bulma sıralaması MHP, AK Parti ve İYİ Parti şeklinde.
Adayların seçmene dokunması, karşılık bulması ve samimi olarak benimsenmesini ben şuna benzetiyorum. Yetişkin çocukları olanlar iyi bilir. Bir erkek çocuğunu düşünün. Babadan aldığı harçlığı harcama hovardalığı ile kendi alın teriyle harcadığı asla bir değildir. Alın teriyle kazandığı değer anlama açısından çok kıymetlidir.
Adaylarda aynen bu şekilde. Tırnaklarıyla kazıyarak, ilmek ilmek insan biriktirerek o noktaya gelmiş kişiyle, emeksiz gelmiş birisinden aynı performansı, seçmenden ise aynı ilgiyi bekleyemezsiniz.
Bu sebeple yukarıda saydığımız kriterleri en iyi tutturan MHP sahada en iyi, kısmen tutturan AK Parti ortada, İYİ Parti ise en zayıf görüntüyü veriyor.
MİLLET İTTİFAKINDA NELER OLUYOR?
Siyasette; dengeleri sağlayan başta seçmen olmak üzere vazgeçilmez birçok kritik unsur vardır. İyi siyasetçi asla bu unsurlardan hiçbirini yok saymaz. Gerekli olanı yok sayanın yok olacağını tecrübeli siyasetçi çok iyi bilir.
Millet İttifakında özellikle adaylar belirlenene kadar örnek teşkil edilebilecek bütünlükle yakalanan pozitif hava birden bire negatife dönmeye başladı. Gözlemlediğimiz ve ittifak paydaşlarından aldığımız duyumlar iddialarımızı teyit ediyor. Yani birileri birilerini yok saymaya başlamış. Burada bütün sorumluluk amblemiyle seçime girilecek İYİ Parti’ye düşüyor. Hızlı bir şekilde bu durumu toparlayamazsa ilk havlu atan parti kendileri olur.
Ancak İYİ Parti’de maalesef mütevazılık olması gerekirken yüksek derecede ego var. Hatta daha da vahimi; davranışlarında, eylemlerinde, hatta ortaklarına karşı tutumlarında ‘en büyük benim’ gibi yanlış bir yanılgı var. Hayır, senin partinin bayrağı altında seçime girilmesi seni en büyük yapmaz. Hatta orada en küçük sensin. Çünkü diğerlerinin sana değil, senin onlara ihtiyacın var.
GERÇEKLER ACIDIR?
Çoğumuz algı ve gerçek arasındaki farkı görmüyor çünkü her iki terim de aynı anlam taşıyor gibi görünüyor. Bununla birlikte, gerçekte iki terim, algı ve gerçek arasında bir fark vardır. Algı, basit terimlerle, bir bireyin düşünme biçimi olarak tanımlanabilir. Düşünce kalıpları bir bireyden diğerine farklıdır ve düşünme biçimi çeşitli faktörlere göre belirlenir. Öte yandan gerçeklik, eldeki donelere, kamuoyundan edinilen bilgilerle ve yapılan gözlemlerle harmanlanmış gerçek durumunu ifade eder.
Gördüğü gerçekleri yazan Basın-Yayın organlarını algı yapmakla itham edenlere bu bilgiler katkımız olsun.
Acı da olsa hayatımızın hep gerçeklerle geçmesi temennisiyle, kalın sağlıcakla…