enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp gümüşhane gümüşhane haberler
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

“Sen Dost Ara…

11.03.2025 14:43
0
A+
A-

Yaşamım boyunca Atasözlerine ve Halk Deyimlerine sığındığım çok oluyor. Her ikisi de yazılarım için de esin kaynağıdır.

Yazımın başlığına aldığım üç sözcük, bir halk deyiminin yarısıdır. Tamamı şöyledir:

“Sen dost ara, düşman başucundadır.”

Aramakla ilgili bir başka Atasözü şöyle der:

“Daima ara. Bir gün altın ararken bakır bulursun, bir başka günde bakır ararken altın”

Yaşam deneyimleri, kimlerin dost kimlerin gerçek anlamda dost olmadıklarını gözler önüne seriyor.

Bir başka özlü söz de; “Dost acı günde belli olur.” der. Acı güne gerek yok. İyi gününüzde de belli oluyor.

Hangi kaynaktan aldığımı şu anda anımsamadığım bir ifade var aklımda:

“İnsanlar; hoşlarına gittiğiniz ve işlerine yaradığınız sürece sadıktırlar.”

İnsanlar derken, herkesi bu açıdan değerlendirmek de biraz haksızlık gibi olur kanımca.

Bir düşünce adamımız: “Bin insandan biri, bizi bir kardeşten çok tutacaktır. Onu 20 yıl arasak da boşa sayılmaz.” diyordu.

Gerçek dost aramakla da bulunmaz.  İçinde bulunduğunuz koşullar çıkarır karşınıza.

Bir arkadaşım anlatmıştı. Askerlik görevini yaparken, aynı memleketten olmayan, ama çok senli benli oldukları bir arkadaşı, bir tatil gününde ona sinemaya gitme teklifinde bulunmuş. Parası olmadığı için olumlu yanıt vermemiş. Arkadaşı ısrar etmiş ve  “İki bilet aldım, yanmasın.” deyince razı olmuş. Buluşmuş, konuşmuş, sinemaya gitmiş ve vedalaşmışlar. Parası olmadığını söyleyen arkadaş elini ceketinin cebine atmış ki bir deste kâğıt para var. Bu paraları arkadaşının fark ettirmeden sinemada koyduğunu anlamış. Hem sevinmiş, hem üzülmüş.

Niye üzülmüş?

“Mali olanaklarımın yetersizliğini belli etmemem gerekirdi” diye düşünmüş.

Bir başka da, olumsuz örnek verelim.

Şeriata göre yaşamayan bir erkek kardeş, aile bireylerinin ölmesi üzerine, kendilerine kalan nakit paraları ve mülkleri bölmek için, kız kardeşlerine: “Taksimi şeriata göre yapacağız.” demiş. Bildiğiniz gibi şeriatta kızlar bir, erkekler iki alıyor.

Gerçekte, şeriatla yönetilmediğimize göre, taksim de mevcut yasaları göre yapılmalıdır.

Hepsi demeyelim ama çoğu insanın dostluğu da, arkadaşlığı da kişisel çıkarlara göre yürüyor.

Ne yapacaksınız!

 

Yazarın Diğer Yazıları
BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.