İnsanın bir yeri acısa ya anne ya Allah der. Ondan aldığı güvenle kendini toparlar. İçimizin huzura ermesi için kâinatın yaratıcısına inanmak zorundayız. Aksi hâlde içimizdeki şüphe ve vehimlerin gölgesi altında eziliriz. Allah’a inanmak ve her şeyin ondan geldiğini bilmek, meselelerimizin çözümü için şarttır. Böyle olmasa, dünyanın kurşundan ağır dertlerini sırtında taşıyan bir binek hayvanından farkımız olmaz. Fakat nedense ateistler rahatlamaktan ve huzurdan yana değildirler. Daima bir keşmekeş ortamı içerisinde yaşarlar; hatta böyle bir ortamın oluşması için çalışırlar. İnsanların iç huzurunu dinamitlerler. Bu açıdan baktığımızda ateizmin ruhî bir hastalık olduğunu da söyleyebiliriz. Zira bu hastalığa müptelâ olanların ne dünya huzuru ne de ahiret selâmeti kalır. Bu cinnetten tez elden kurtulmak lâzım.
Ateistler, pozitivizme inanmış ve dayanmışlardır. Pozitivizmde sadece fiziksel veya maddî dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı vardır. Her şey deneye dayanır, bunun dışındaki veriler ve anlayışlar kabul görmez. Oysa iç dünyamızla ilgili her konuda deneysel veriler elde etmek mümkün değildir. Bazen veriler de kişiyi yanılgıya götürür. İslâmî inanç her şeyin ötesinde bir değerdir. Bilimin izah edemediği şeyler de vardır.
Ateistler dogmalara şiddetle karşıdır. Dogma, belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesidir. Ateistler bu konuda da özgürlüğünü yanlış şekilde kullanırlar. Onlara göre sorgulamak, yüzleşmek özgürlüktür. Hiçbir konuyu dogmatik olarak kabulden yana değildirler. Onlara göre din bir dogmadır. Çünkü sorgulamadan kabul edilmektedir. Bunun için de uyuşturucu niteliğindedir. Kimseye fayda getirmez; özgürlüğü kısıtlar. Hatta daha da ileri giderek Marks’ın “Din afyondur.” sözünü de benimserler. İlâhî kaynaklara (naslara) var güçleriyle savaş açarlar. Tanrının varlığıyla ve âhiret hayatıyla ilgili olarak itirazları, Peygamberlerle ilgili tenkitleri bitmek tükenmek bilmez. Bu konularda yeterli bilgiye de sahip değillerdir; hisleriyle hareket ederler. İşlerine gelince bilimsel yola başvururlar, bilimden şamar yiyince de hakikatleri saptırırlar.
Bilindiği gibi mümin olabilmek için Allah’ı kabul etmek tek başına yeterli değildir. İmanın diğer şartlarını da (meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, kaza ve kadere iman ) hakkıyla ve lâyıkıyla yerine getirmek gerekir. Onun için bazılarının yarım yamalak inanmaları Hak katında geçerli değildir. Tevhidin gereği neyse öyle inanılmalı ve amel edilmelidir.
Günümüzde “yeni ateizm” adı verilen sapkın bir inançsızlık, başta gençler olmak üzere insanlar arasında kendine yer bulmaktadır. Bunların “yeni” olarak nitelendirilmesi önceki ateistlerden birçok konuda ayrılmış olmalarından dolayıdır. Bunlar görünürde masum(!) bir şekilde bilimi tek rehber olarak görmekte, bilim dışı olan her ne varsa onları inkâr etmektedirler. Bu inançtaki kişiler, başta din olmak üzere, felsefe ve sosyal bilimler gibi diğer bilgi kaynaklarına hiçbir şekilde itibar etmemektedirler. Bunlar dinin müspet yanlarından uzak durmakta, onları büyük bir kin ve nefretle örtbas etmekte, dinlerin insanlığa daima kötülük getirdiklerini iddia etmekte ve tarihsel verileri görmezden gelmektedirler. Bununla da kalmayıp dinle bilim arasındaki müspet ilişkiyi çarpıtarak zihinleri bulandırmaktadırlar.
Günümüzde internetin yaygınlaşması ve onun arka bahçesi olan sosyal medyanın geniş kitleler tarafından takip edilmesi, insanların inançlarını etkilemektedir. En ücra yerlerde yaşayanlar bile internet vasıtasıyla birçok muzır düşünceyle karşı karşıya kalabilmektedir. İşte bunların başında deizm, ateizm ve nihilizm gibi batıl inanışlar gelmektedir. Gelecekte imansız (münkir) nesiller istemiyorsak çocuklarımızı bu tehlikelerden korumak mecburiyetindeyiz.
Şahsen ateistlere kızmaktan öte acıyorum. Bir an evvel hakikatleri görüp, sapık yoldan uzaklaşmalarını Rabbimden özellikle niyaz ediyorum. Hele bir Hakk’a dönsünler, Yüce İslâm dini onları kucaklamaya hazırdır. Mevlâna’nın deyimiyle ‘tövbelerini bin kere bozmuş olsalar bile bu kapı onlara ardına kadar açıktır.’ Ne diyelim… Allah hidayet nasip eylesin.