Malazgirt Zaferi, Türk-İslâm tarihinin eşsiz bir kazanımıdır. Bu zaferi tarih sayfalarına altın yaldızla işlesek yeridir. Çünkü Malazgirt Zaferi sonuçları itibarıyla hem Türk tarihi, hem de dünya tarihi bakımından çok büyük bir önem taşımaktadır. Bu zaferle Anadolu kapıları Türklere ardına kadar açılmıştır. Müslümanlar için derin bir nefes alma zamanı gelmiştir. Bu hayırlı neticenin verdiği güçle ezikliğimizi de üzerimizden attık. Artık Anadolu, ebediyen Türk ülkesi oldu. Bu zafer, Türklerin İslâm dünyasındaki itibarını ve kredisini fevkalâde artırdı. Mağriptekiler ve maşrıktakiler, o güne kadar basite alınan milletimize daha farklı bir gözle bakmaya başladılar. Milletimizi hafife aldıklarından dolayı utandılar. Yani bize bakış açıları çok ama çok değişti. Bu zaferden sonra bize geleceğin lider ülkesi(milleti) olarak bakmaya başladılar. Ceddimiz onların bu yeni bakış açılarını fiilleriyle haklı çıkardılar.
Malazgirt Zaferi, Anadolu’ya doğan bir güneştir. Bugün duygularıyla hareket etmeyen, aklı başında bütün tarihçiler, Malazgirt’in dünya tarihinde bir dönüm noktası teşkil ettiği fikrinde birleşmektedir. Millet olarak bu zaferle ve onun eşsiz kahramanlarıyla ne kadar övünsek azdır. Ne mutlu bize ki o güzel insanların torunları olma şerefini taşıyoruz. Fakat bu onurun ağırlığını kaldırabiliyor muyuz? Bu mevzuda bir kısım tereddütlerim yok değil.
Malazgirt nesli olmak kolay değil. O büyük kahramanların torunları olmak bedel ve fedakârlık ister. Gelin iş işten geçmeden, yozlaşmadan, daha çok bozulmadan o insanlara lâyık nesiller olmanın mücadelesini verelim. Malazgirt Zaferi’nin 952. yıldönümünü gurur ve onurla kutlarken sözlerimi destan şairimiz merhum Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun ‘Malazgirt Destanı’ adlı şiirinden aldığım bir bölümle neticelendirmek istiyorum: “Aylardan Ağustos, günlerden Cuma/Gün doğmadan evvel iklim-i Rum’a/Bozkurtlar ordusu geçti hücuma/Yeni bir şevk ile gürledi gökler/Ya Allah… Bismillah… Allahuekber// Türk, Ulu Tanrı’nın soylu gözdesi/ Malazgirt Bizans’ın Türk’e secdesi/Bu ses insanlığa Hakk’ın müjdesi/Bu seste birleşir bütün yürekler…/Ya Allah… Bismillah… Allahuekber!..”
Devletimiz ve onu idare edenler, şanlı geçmişine ve o şanlı geçmişi millî ve manevî değerlerimizle nakış nakış örerek bugünlere getiren kahramanlarına karşı vefalı ve duyarlıdır. Muş Alparslan Üniversitesi de bir vefa örneğinin somut nişanesidir. Zira bu üniversitemiz adını Malazgirt Zaferi’nin komutanı Sultan Alparslan’dan almıştır. Söz konusu üniversite 23-24 Ağustos 2021 tarihlerinde Muş’un Malazgirt ilçesinde Kültür Bakanlığı, Muş Valiliği, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nun desteklediği “950. Yılında Malazgirt Zaferi” konulu uluslararası bir sempozyum düzenleyerek üzerine düşen vazifesini yerine getirmiştir. Sempozyumda Malazgirt Zaferi birçok açıdan ele alınmıştır.
Bundan tam 952 yıl evvel 26 Ağustos 1071 Cuma günü, Malazgirt Ovası’nda Türk ve dünya tarihi yepyeni bir şekil almıştır. Bu masada değil cephede gerçekleşmiştir. Bu durum milletimiz için bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Bu kutlu zaferle Türkün yiğitliği ve civanmertliği, şeref ve haysiyeti, emsali görülmemiş vatanseverliği dünyaca konuşulmaya başlanmıştır. Böylece milletimiz yiğitlik bakımından parmakla gösterilmeye başlanmıştır. Bu büyük mirası gelecek nesillere aktarıp onların da atalarıyla gurur duymalarını sağlamalıyız.
Anadolu’nun kapılarını Türklere açan Malazgirt Zaferi’nin 952. yıl dönümünü büyük bir gururla ve coşkuyla kutlarken, bize bu toprakları vatan yapmak için can veren Mehmetçiklere yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Zira bu topraklar onlar sayesinde vatanlaştı.