1950’lilerden bu yana insanlar, kimi kez kamuda, kimi kez özel girişimciler önünde yığınak oluşturmuşlardır. Bunları gördük, yaşadık.
1950’lilerden bu yana onlarca iktidarlar gelip geçti. Kimi kez, yiyecek, kimi kez başka ihtiyaçlar için kuyruklar oluştu.
Hiçbir iktidar, halkın ihtiyaçlarını karşılamak için kuyruklara girmesini istemez. Ama şartlar kimi zamanlarda, kuyruklara girilmesini zorunlu kılıyor.
Hiçbir iktidar, son 70 yıl içinde, benim dönemimde kuyruk oluşmadı diyemez.
İşe girmek için iş Kurumu binalarının önünde kuyruklar oluşuyor. Sınava girmek için kuyruklar oluşuyor. Bazı kurumlar, yiyecek, giyecek, yakacak ve diğer alanlarda ucuzluk vaat ediyorsa, oralarda kuyruklar oluşuyor.
İstanbul Belediyesi, yoksul halka ucuz ekmek, kimi kez de bazı semtlerde parasız ekmek dağıtıyor. Bu amaçla o yoksulların bulunduğu semtlerde parasız ya da ucuz ekmeğe ulaşmak için kuyruklar oluşuyor.
Gençler, çocuklar, yaşlı nineler, kuyruğa girmek için saatlerce sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Bu kuyrukları yağmur da, kar da, soğukta engelleyemiyor. Televizyon kanallarında izliyoruz bu görüntüleri. Kimileri çocuğumu komşuya bıraktığını, kimileri çocuklarının açlığını ileri sürüyor. İnsanı içi sızlıyor.
Zorunlu ihtiyaç, insanlara bu çileği çektiriyor.
Belli ki, bu kuyruklar bir kaç sene daha devam edecek. Çünkü halkın geçim kaynakları azaldı. Yeteri kadar üretim olmadığından, birçok yiyecek ve diğer madde ve malzemeleri dış ülkelerden aldığımız için pek de ucuza mal edilemiyor. Nüfus arttı. Artan nüfusa iş verecek olanakları hazırlayamadık. İşsizlerin sayısı arttı. Artan nüfus iş bulamıyor.
Sanırız, yeni bir plan ve proje ile kaynaklarımız daha iyi değerlendirilir, gelir artar, iş olanakları sağlanır. Bu yoksulluk daha yıllarca sürüp gitmez.
Yoksulluk bitince de kuyruklar da olmayacak.
O günleri umutla bekliyoruz.