2024 yılının yarısını geride bırakmaya hazırlandığımız bugünlerde Filistin’de bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Ölüm füzeleri Gazze’yi yine kan ve gözyaşı seline çevirdi. Zalimlikte sınır tanımayan İsrailliler, genelde Filistin’i, özelde Gazze’yi ablukaya alarak içlerinde çoğunluğunu çocuk ve kadınların teşkil ettiği kırk bine yakın masum insanın ölümüne sebep oldu. 1967’deki meşhur “Altı Gün Savaşları”ndan bu yana böyle ağır kayıplar doğuran bir saldırı gerçekleştirilmemişti. On binlerce Filistinli de bu saldırılarda yaralanmış durumdadır. İçlerinde çok ağır yaralılar da var. İsrail kanlı saldırılarını devam ettirme kararlılığında görülüyor. Zira kapsamlı bir barışa sıcak bakmıyorlar. Buna bence savaş değil çirkin bir kuşatma veya alçakça bir saldırı denebilir. Çünkü İsrail’in karşısında donanımlı bir güç yok. Sapanla taş atan çocuklara sürekli modern toplarla karşılık veren İsrail askerlerinin çirkin yüzünü unutmadık. İsrail, bu bölgede barış istemiyor; kan ve gözyaşına doymuyor.
İsrail, sivil yerleşim yerlerini de bombalıyor. Masum, savunmasız insanları, çocukları, kadınları öldürüyorlar. Erkekçe değil, kalleşçe savaşıyorlar. Nefretin salyaları akıyor şom ağızlarından. Bir zamanlar Hitler tarafından soykırıma uğrayan İsrailliler, çektikleri acıları unutmuş gibi gözükerek bu sefer de kendileri Filistin kökenli Müslümanlara soykırım uyguluyorlar. Saldırganlıkta sınır tanımayarak adeta Hitler’e rahmet okutuyorlar. Bu davranışları Hz. Musa’nın öğretilerine uyuyor mu acaba? Tevrat’taki On Emir’i dikkate almıyorlar. Kendilerince kutsal sayılan Hanuka ve Şabat’ta bile ölüm mesaisine ara vermiyorlar. Demek ki lanetli İsraillilerin gözü, dinlerini bile görmeyecek kadar dönmüş.
Filistin’in her zaman olduğu gibi yine yüreği yaralı; hatta şimdi yaralıdan öte, parçalanmış. Eli kolu bağlı, çaresiz insanlar!… Dünyanın sözde medenî ülkeleri sanki bir savaş oyununu seyrediyor gibi bigâne duruyorlar yaşanan acılara… (Me)denî Batı ülkelerinin kulakları duymuyor, gözleri görmüyor, vicdanları boşalmış sanki… Siyonist canavarları dişlerini bilemekle meşgul. İnsanlık yerlerde sürünüyor. Kadınların hıçkırıkları gök boşluğunda yankı buluyor. Son nefesini vermeye hazırlananlar kelime-i şahadetleri düşürmüyorlar dillerinden. Bu manzara Mehmet Akif’in şu dizelerini hatırlatıyor bizlere:
“Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak…
Boşanır sırtlara vadilere, sağnak sağnak.”
Bugün Filistin’de tarifsiz acılar yaşanıyor. Gazze’de yüzlerce milyar dolarlık altyapı zayiatı var. Burada iki milyonluk Filistin halkı açlığa terk edildi. İsrailliler Filistin sınırlarını kalın duvarlarla çepeçevre ördü. Hamas, mevcut duvarın bir kısmını ortadan kaldırdı. İsrailliler Gazze’yi yerle bir ettiler; elektriğini, suyunu kestiler. Filistin halkı, Hamas’ı iktidara getirdiği için cezalandırılıyor güya. Onun için uzun zamandan beri Filistin’e (Gazze’ye) ambargo uygulanıyor. Zorunlu gıda maddelerinin bile şehre girişine izin verilmiyor.