Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse kadın öldürmek, adam öldürmek moda oldu. Nasıl olsa bir tarafa yaslanırım, muhakeme sırasında şu ya da bu şekilde indirim de alırım, af yasaları da sık sık çıkıyor ülkemizde, çıkarım diye mi düşünüyor bu insanlar?
Toplumumuz kadın cinayetleri üzerine gereği gibi gitmiyor. Kadın cinayetleri yalnızca kadınların sorunu değil, aynı zamanda erkeklerin de sorudur, devletin de sorunudur.
Kadınların eşlerinin kölesi midir?
Bir aileyi birlikte kurup, birlikte yaşatmaya, iki tarafın da aynı özeni, aynı fedakârlığı göstermesi gerekmiyor mu?
Kadını dövmek, kadına hakaret etmek, kadını aşağılamak, kadını yaradılış olarak noksan görmek ne demektir?
“Üzüm üzüme baka, baka kararır” diye bir atasözümüz vardır. Bu atasözü, olumlu anlamda söylenmiştir. İbret alınmasını, ders alınmasını özendirmek için söylenmiştir.
Görüyoruz ki, ülkemizde, sözünü ettiğimiz bu atasözünün tam tersi uygulanıyor. Ülkemizin şurasında, burasında işlenen kadın cinayetleri bir moda gibi yayılıyor.
Aileler, önceleri, içki ve kumar alışkanlığından, ekonomik nedenlerle çökerdi. Şimdilerde, cinayetlerle çöküyor.
Kadın cinayetlerinde olan çocuklara oluyor. Çocukların belleklerinden koparıp atabilir misin bu cinayetleri? O çocuklar da geride kalan yakınlarınca büyütülür ama içlerindeki acı ömür boyu kalır.
Kadın cinayetlerini devletin; tümü kurum ve kurallarıyla, tüm bireyleriyle ele alınmadığını görüyoruz. Bu cinayetler topyekûn bir mücadelesi sonucunda önlenebilir.
“Bana değmeyen yılan bir yaşasın” dersen, o yılan gelir sana da değebilir.
Bu konuda, başka devletin tüm kurumları olmak üzere, tüm bireyler de kendini sorumlu saymalıdır.