İlkellik; geçmiş zamanda kullanılmış olmak, gelişmemiş olmak, geri kalmış olmak, ilerlememiş olmak anlamlarına gelen bir sözcüktür.
İstanbul’da Florya plajına yakın bir mekânda oturan yakınım (Günümüzden 50 yıl kadar önce): “Evde soyunalım, soyunmuş olarak denize gidelim’ dedi. Ben de kendisine, “Burada soyunup gitmem, plajın kenarında soyunurum” dedim. “Sen ilkelmişsin” dedi bana. Ben de; “İlk insanlar çıplak geziyordu, zaman ilerledikçe, ilerleyen zamana onlar da ayak uydurdu ve giyimli olmaya başladılar. Bu durumda, ilkel olan ben değilim” yanıtını vermiştim. Gülüp geçtik.
Sözünü ettiği plaja yakın oturan insanlar gördüm; Baba, anne, büyük baba, gelinler, kızlar, oğlunlar, deyim yerindeyse çırılçıplak oturuyorlar. Belli ki, utanma duyguları körelmiş.
Kaldırımlardan değil de, araçların geçtiği cadde ve sokakların ortasından yürümek ilkelliktir.
Kaldırımları, başkalarının geçmesine engel olacak biçimde engellemek, kaldırımlarda ayaküstü, uzun boylu sohbet etmek, bayanlar için de, erkekler için de ilkelliktir
Topluca oturulan yerlerde, başkalarını rahatsız edecek şekilde, yüksek sesle konuşmak, ilkelliktir.
Yine kapalı mekânlarda, özellikle yemek yenildiği, çay içildiği yerlerde burnunu seslice sümkürmeye çalışmak ilkelliktir.
İnsanların, özellikle de gençlerin saçlarını, sakallarını, sünneti yerine getirmekten çok, bakımsız ve birbirine karışacak bir şekilde, kontrolsüz olarak bırakmak ilkelliktir.
Söz verdikleri, vaatte bulundukları halde, sözlerini ve vaatlerine yerine getirmemek ilkelliktir.
Varlıklı oldukları halde, fakirleri, yoksulları gözetmemek, “Komşuları aç iken kendileri tok yatmak” ilkelliktir.
Belli bir makam, belli bir varlığa ulaştıkları için, makamsız ve varlıksız insanlara tepeden bakmayı alışkanlık haline getirmek ilkelliktir.
Toplu taşım araçlarında, sokaklarda, kaldırımlarda yaşlılara, hastalara, hanımlara yol vermemek ilkelliktir.
Birlikte yaşadığı toplumlarda büyüklere saygı, küçüklere sevgi göstermemek ilkelliktir.
Bu tür edep dışı, ahlak dışı, uygarlık dışı davranışları sergileyecek daha çok cümleler sıralanabilir. Ama arif olanlara bu kadarı bile çok gelir. Ne söylerseniz söyleyin, arif olmayanların bir kulağından girer, öbür kulağından çıkar tüm söyledikleriniz.