Cuma günü akşamı futbolda milli heyecan Eskişehir’de yaşandı.
2024 Avrupa Şampiyonası Elemeleri D Grubu 5. maçında A Milli Futbol Takımımız Ermenistan’la karşılaştı.
Fark atmamız gereken maç 1-1 berabere bitti.
Yenilmekten son anda kurtulduğumuz Ermenistan’ı ve futbol geçmişini inanın merak edip Wikipedia’da okudum biraz!
Toplam nüfusu 3 Milyon. Birçok vilayetimizden daha az nüfusa sahip bir ülke!
21 Eylül 1991’de Moskova’daki başarısız darbe girişiminden sonra bağımsızlığını ilan etmiş bir ülke.
Futbol Federasyonu ise 1992 yılında kurulmuş.
31 Yıllık bir futbol mazisi var.
Gerisini yazmıyorum.
Küçümsemiyorum ama… Ermenistan sözcüğünü ilk duyduğumda içimde tarif edemediğim bir öfke kaplar bedenimi.
Rusya’nın bir dönem semirtip şımarttığı Ermeniler, azeri soydaşlarımıza özellikle dağlık Karadağ bölgesinde yaptıkları işgaller, zulümler ve saldırılar gelir gözümün önüne!
Neyse…
Nüfusu geçtik kendisinden ekonomik değeri 10 kat daha düşük bir takım karşısında bir varlık gösterememek!
Bu kabul edilebilir bir durum değil.
Şanlı Cumhuriyetimizin 100.yılında Ermenileri yenmeliydik.
Neyimiz eksikti!
Milli takıma sağlanan destek ve imkân bu kadar fazlayken neden kazanamıyoruz? Yıllardır futbolda hiçbir başarımız niçin yok?
Bunu sorgulamadığımız sürece yerimizde saymaya devam ederiz.
Görüşlerine güvendiğim vatansever, düzgün spor yazarları “Liyakatsizlik had safhada” diye feryat ediyorlar.
“Torpilli futbolcular ilk 11 oynatılıyor, yetenekli adamlar milli takıma çağrılmıyor bile” diyenlerin sayısı hayli fazla.
Eskişehir’de oynanan maç bu görüşleri haklı çıkaracak gibi duruyor!
Sahada heyecan yok, kazanma ruhu yok, çaba yok, istek yok, herkes maç bitsin gidelim kafasında takıldığını hepimiz gördük.
85 Milyon ekran karşısında hayal kırıklığı yaşadı.
Yazık…
Kendi sahanda Ermenileri eze eze yenemiyorsan
Yetmedi yeni Atatürk stadını onlara dar edemiyorsan..!
Tek düşüncen o milli forma altında para kazanmaksa!
Gerçekten yazıklar olsun!
İnanın son zamanlarda tek tesellimiz filenin sultanları.
Hem başarılarıyla hem de karakterleriyle örnek oluyorlar!
Voleybol Federasyon Başkanı Mehmet Akif Üstündağ’ın ne kadar prim istediklerini sorduğu kaptan Eda Erdem:“Atatürk’ün sporcu kızları, ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz. Ne prim ister, ne de başka özel bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter!”
Futbol Federasyonu’na, oyunculara kapak olacak bir açıklama!
Paradan daha kıymetli değerler varmış.
Düşünüyorum da…
Neticede 85 milyon nüfuslu Türkiye, 3 milyon nüfuslu Ermenistan’ı yenecek bir takım kuramıyorsa kim ne derse desin bir yerlerde arıza var !
Yetenekli genç mi yok bu ülkede…
Binlercesi…
O halde milli formanın hakkını verecek gençleri arayıp bulmak lazım.
Var olanda yabancı oyuncu hayranlığından şans bulamıyor ön plana çık(a)mıyor.
Süper lig takımlarının hali…
Türk takımı demek için bin şahit lazım.
Allah aşkına dikkat edin. Maç öncesi istiklal marşını söyleyen kaç oyuncu var ilk on birde. İlaç niyetine bir ya da iki…
Ne acı…
Futbol Federasyonu’nun siyasi düşüncelerden uzaklaşıp adam kayırmalardan kendini kurtarıp bu soruna el atması lazım.
***
Ayrıca…
Ermenistan karşısında futbol otoritelerinin yorumlarında göze çarpan husus teknik direktörün maç boyunca büyük hata yapması.
Maçta gördük teknik direktör bir takımın kaderini belirliyor.
Teknik hataları bir yana oyuncuyla aynı dili ve ruhu paylaşan yerli bir hoca daha iyi olmaz mıydı.
Hata üstüne hata.
Hal böyle olunca dünya kupasına, Avrupa şampiyonasına uzaktan bakıp duruyoruz.
Ya şu Ermenistan teknik direktörü Petrakov’in maç sonu açıklamaları sinirlerimizi kabartan türden.
“Oyuncularımız soyunma odasında sevinmiyorlar. Sonuçtan memnun değiliz.”
***
Bunları neden yazdım.
A Milli Takım hepimizin… Ona karşı hassasiyetlerimiz var. Son yirmi yıldır dünya ve Avrupa şampiyonlarının kapısından geri dönüyoruz.
Aynı filmi bir kez daha izlemek istemiyoruz.
Hatırlayın!
Katar yolunda maçlar zorlaştıkça avantajımızı yitirip, evde kalmıştık. Umut edelim ki hikâye benzer bitmesin. EURO2024’e gidelim…
Gidelim de…
Şu federasyona, bu yönetimlere, bu kulüplere, bu sisteme bakınca…
“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” diyenler meğer ne kadar da haklıymış!