1950 ve daha öncesi yıllarda doğanlar, 1970 ile, 1980 arasında, sağ-sol çatışmaları nedeniyle ortalığın nasıl karıştığını, binlerce yurttaşımızın nasıl katledildiğini bilirler.
Yaşamım boyunca sivriliklerden hep uzak duran bir insan olarak, ben bile sıkıntılar yaşadım.
Bir gün, tanımadığım birkaç genç geldi gazeteye. Bir bildiri getirdiler ve yayınlanmasını istediler.
Bildiriyi okudum, açık açık komünizm propagandası yapılıyor. O yıllarda Komünizm propagandasını yasaklayan ceza yasamızdaki 141-142 ve 143 maddemler yürürlükteydi.
Gençlere döndüm ve bu bildiriyi kimin yazdığını sordum. “Biz yazdık” dediler.
Bu bildiriyi önce valiliğe, sonra da savcılığa götüreceksiniz. O makamlardan, “Yayınlanmasında bir sakınca yoktur” oluru alacaksınız. Sonra bize getireceksiniz, yayınlayıp size vereceğiz dedim.
“Biz oralara gitmeyiz. Bu bildiriyi yayınlamazsanız, bu bina yıkılır” dediler.
Ben de kendilerine,” Bu bina benim değil, Pirahmetli Hacı Ziya Efendinin. Kendisine söylerim, gerekli önlemleri alır” cevabını verdim. Çıkıp gittiler.
Daha sonraki günlerde, akşamın biraz geçtiği saadetlerde, kendisini şahsen de tanıdığım sağcı bir vatandaş telefon açtı. Günlerden Salı. Elinde bir bildiri olduğunu, bu bildiriye göndereceğini, bizim de hemen 3 bin tane basıp iade etmemizi söyledi.
Aşırı soldaki vatandaşlara söylediğimi ona da tekrarladım. O sağcı vatandaşa, bildiriyle ilgili valilikten ve Savcılıktan “Olur” almadan yayınlayamayacağımızı bildirdim. Beni tehdit etmeğe kalkıştı. Gerekli yanıtları verdim ve telefonu kapattım.
1970-80 arasında mahalleler bile bölünmüştü. Kimse, bir başka görüştekilerin mahallesine giremezdi. Birçok binalar kurşunlandı, pek çok kavgalar oldu. Özellikle akşamları kimse sokağa çıkamazdı. Bir haksızlığa da uğrasanız, valiliğe ya da savcılığa gidip derdinizi anlatamazdınız.
O günleri (1970-1980 arası) yaşayanlar, sonradan “Günler gide de gelmeye” Diyorlardı.
Niye anlattım bunları?
Son zamanlar da bazı gazetecileri, bazı fikir adamlarını akşamları değil, gündüzleri dövmeğe kalanlar oldu. Hatta dövdüler ve yaraladılar
1970-1980 arasını gazeteci olarak yaşayan birisi olarak endişelenmeğe başladım. Kimseye karşı bir kinimiz ya da düşmanlığımız yok ama 1980 öncesine mi dönüyoruz diye düşünmekten de kendimi alamıyorum. .