Amerika’da Jarvis adındaki bir vatandaş, 1908 yılında kaybettiği annesini, her yıl, aynı gün kendi ölçüleri içinde düzenlediği törenlerle anmaya başlar. Bu olay Amerika’da yaygınlaşır.
Ancak bir kişinin başlattığı annesini anma işi yaygınlaşınca, olay Amerikan Kongresinde görüşülür ve ülke çapında anılması için karara bağlanır.
Türkiye ‘de, her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü “Anneler Günü” nü kutlamayı yerinde bulur. İlk kutlama 1955 yılının, ikinci pazarının olduğu 9 Mayıs da kutlanır.
O günden bu yana “Anneler Günü” nü Mayıs aylarının ikinci pazara rastlayan günlerinde kutlamayı sürdürüyoruz.
Bu konudaki çok anlamlı bir dörtlükte ifade edildiği gibi analarını başlarına taç edenler de var, çok büyük günaha girerek ilgilenmeyenler de.
Babalar da, analar da, çocuklar da var ama ne kadar candan ve yürekten olsalar da anaların yeri başkadır.
Bir halk deyimimiz; “Ağlarsa anam ağlar/ Gayrısı yalan ağlar” diyerek ananın toplumumuzdaki yerini çok anlamlı bir şekilde ortaya koymuştur.
Bu nedenle; zengin-yoksul, köylü-şehirli, okumuş-okumamış tüm anaların, hiçbir ayırım gözetmeksizin, ölenlerini rahmetle, duranlarını sağlık ve selametle anıyorum.
Yine halk arasında; “Yitem ki, arayasın, ölem ki, ağlayasın” derler.
Bu nedenle, herkes, anasını yitirmeden, ahirete yolcu etmeden duasını almaya bakmalıdır. Eğer, anamı yarın ararım, öbür gün bakarım derseniz, bir de bakarsınız ki, bakacağınız ve arayacağınız ananız uçmuş.
Artık, ağlamanın da, dövünmenin de bir yararı yoktur.
Bu gerçekleri yalnız ben söylemiyorum. Herkes söylüyor, kitaplar yazıyor, vaizler anlatıyor.
İster dikkate alın ve gereğini yerine getirin, isterseniz kulak ardı edin.
Karar sizin.
Saygımız tüm analara.