Yasalar, anayasalar zamanla halkın gereksinimlerini yerine getirmekte uzak kalıyor. Bu nedenli yenisini yapmaya çalışıyor hükümetler.
Bu nedenle, yasalar ya da anayasalar yapılırken, iktidarı, muhalefeti birlikte hareket etmelidir. Ancak, yasaların hazırlık sırasında da, beraber olmalılardır. Yasaları hazırlayan iktidarlar, işlerine geldiği şekilde yasa hazırlamaya kalkarlarsa, bu yanlış olur.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında yapılan yasalar, çok az değişiklikler yapılmak koşuluyla hazırlanan yasalarla, ülkemizi 20 yıl 30 yıl, başka bir değişikliğe gerek kalmadan yönetmişlerdir.
Şimdi öyle mi?
Bir yasayı, aynı yılda bile birkaç kez değiştiriyorlar.
İhale yasası öyle olmadı mı?
Yasalar; çok büyük uğraşlar, araştırmalar, soruşturmalar sonucunda, işi iyi bilenler tarafından hazırlanarak yürürlüğe konsalar bile, uygulamada farklı davranılıyorsa yeni yasa yapmanın bir anlamı olmaz. O nedenle yazının başlığını; “Yasa mı, uygulama mı?” diye koyduk.
Ceza yasasında, belli suçlarda, belli sürelere kadar verilmesi olası durumlarda tutuksuz yargılama esas alınıyor.
Bu çok yerindedir. Muhakeme tutuksuz devam eder, sonunda verilecek karara göre davranılır.
Ama kimi kez durum öyle olmuyor. Kimileri, birkaç aylık suçlarda (Kadın olsun-erkek olsun) hemen hapishaneyi boylarken, kimileri çok daha ağır suçlarda içeri atılmıyor.
Yanlış olan bu durumdur.
Yine yasalarımıza, anayasamıza göre, herkes, hukuk davalarında da, ceza davalarında da diğer davalarda da eşittir. Bunun böyle olmadığını ileri süren var mı?
Ne var ki, hiç kimse de, yasaların uygulamada taraf gütmeden davrandığını söyleyemez.
Güvenlik güçlerinin davranışları bile, ülkeyi yönetenlerin eğilimleri ne göre sonuçlanıyor.
Bunları şu dönem için, bu dönem için söylemiyorum. Tüm dönemler için söylüyorum. Ama
Kimilerinin döneminde bu uygulamalar daha az ya da daha çok olarak taraflı uygulamaya devam ediliyor.
Demek ki, yasalardan çok uygulamalar önemli.
Sizce de öyle değil mi?