Kuşak; birçok anlama gelen bir sözcüktür. Biz burada aynı çağda yaşayan insanlar için kullanıyoruz.
Farklı çağlarda yaşayan insanların birbirini anlaması için, ortak bir noktada buluşmaları gerekiyor. Bu ortak nokta da, çoğu kez bilgiyle kurulabiliyor.
Yaşadığımız çağda, dedelerle torunlar anlaşamıyorlar. Aslında ortak bir noktada birleşmeleri gerekir. Anlaşma konusu, tarafların hoşgörüsüne dayanır.
Anlaşmanın nedeni, kuşak çatışmasıdır.
Nedir kuşak çatışması?
Tarafların, insanlara; olaylara ve eşyaya bakışlarındaki farklılıktır. Biraz gençler yaşlılara, biraz da yaşlılar gençlere yaklaşsa sorun çözülecektir.
Zaman, insanlardaki değer yargılarını değiştiriyor. Ne yaşlılar gençlerin açısından bakar olaylara, ne de gençler yaşlıların açısından. Hoşgörü dediğimiz de budur.
Anlaşmazlık yalnızca bakış açılarında değil, biraz da dildedir.
Gençler KUŞAK diyor, yaşlılar NESİL. Yaşlılar EYYAM diyor, gençler GÜN. Yaşlılar TEVAZU diyor, gençler ALÇAK GÖNÜLLÜ. Yaşlılar MESUT diyor, gençler MUTLU.
Sanırım uzun zaman önce verdiğim bir örneği, yinelemek durumunda olacağım.
1940’lı yıllardan önce okumuş olan bir amcazadem bana dedi ki; “Müselles biçiminde bir gayrimenkulum var. Ebatlarını versem, mesahasını çıkarabilir misin?
O yıllarda ortaokul öğrencisiydim. Söylenenden hiçbir şey anlamadım.
Sonradan öğrendim ki; “Müsellesin mesahayı şathiyesi, kaidesiyle irtifasının zarbının nısfına müsaitmiş
1950’lilerden sonra doğanlar da bu açıklamamdan bir şey anlamadılar sanırım.
Müselles=üçgen, mesaha=alan, kaide=taban, irtifa=yükseklik, zarp=çarpma, nısıf=yarım, müsait=eşit.
Şimdi kuralı belirleyelim:
Üçgenin alanı, tabanıyla yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.
Cumhuriyette önce konuşulup yazılmayan, yazılıp konuşulmayan; Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan karma bir dil vardı. Buna Osmanlıca da deniyordu.
Dil konusunda gençlerin Osmanlıcaya dönmesi hem gereksiz hem de zor. Ama yaşlılar öz Türkçeye dönebilir. Arada bir yabancı sözcükler de işin içine karışırsa, onu da gençler kavrar.
Dil konusunda gençlerle yaşlılar nasıl anlaşacak?
Yanıtını verdim, gençlerden çok yaşlılar gençlerin diline yaklaşacak.
Diğer konulardaki anlaşmazlıklar da karşılıklı anlayışla (Eskilerin deyimiyle, fedakârlıkla) çözülecek.
Ne gençler, ne de yaşlılar konumlarında geriye adım atmazlarsa kuşak çatışması sürüp gider.