enflasyon emeklilik ötv döviz akp chp mhp gümüşhane gümüşhane haberler
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Kuşak Çatışması

14.06.2023 15:24
0
A+
A-

Kuşak; birçok anlama gelen bir sözcüktür. Biz burada aynı çağda yaşayan insanlar için kullanıyoruz.

Farklı çağlarda yaşayan insanların birbirini anlaması için, ortak bir noktada buluşmaları gerekiyor. Bu ortak nokta da, çoğu kez bilgiyle kurulabiliyor.

Yaşadığımız çağda, dedelerle torunlar anlaşamıyorlar. Aslında ortak bir noktada birleşmeleri gerekir. Anlaşma konusu, tarafların hoşgörüsüne dayanır.

Anlaşmanın nedeni, kuşak çatışmasıdır.

Nedir kuşak çatışması?

Tarafların, insanlara; olaylara ve eşyaya bakışlarındaki farklılıktır. Biraz gençler yaşlılara, biraz da yaşlılar gençlere yaklaşsa sorun çözülecektir.

Zaman, insanlardaki değer yargılarını değiştiriyor. Ne yaşlılar gençlerin açısından bakar olaylara, ne de gençler yaşlıların açısından. Hoşgörü dediğimiz de budur.

Anlaşmazlık yalnızca bakış açılarında değil, biraz da dildedir.

Gençler KUŞAK diyor, yaşlılar NESİL. Yaşlılar EYYAM diyor, gençler GÜN. Yaşlılar TEVAZU diyor, gençler ALÇAK GÖNÜLLÜ. Yaşlılar MESUT diyor, gençler MUTLU.

Sanırım uzun zaman önce verdiğim bir örneği, yinelemek durumunda olacağım.

1940’lı yıllardan önce okumuş olan bir amcazadem bana dedi ki; “Müselles biçiminde bir gayrimenkulum var. Ebatlarını versem, mesahasını çıkarabilir misin?

O yıllarda ortaokul öğrencisiydim.  Söylenenden hiçbir şey anlamadım.

Sonradan öğrendim ki; “Müsellesin mesahayı şathiyesi, kaidesiyle irtifasının zarbının    nısfına müsaitmiş

1950’lilerden sonra doğanlar da bu açıklamamdan bir şey anlamadılar sanırım.

Müselles=üçgen, mesaha=alan, kaide=taban, irtifa=yükseklik, zarp=çarpma, nısıf=yarım, müsait=eşit.

Şimdi kuralı belirleyelim:

Üçgenin alanı, tabanıyla yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.

Cumhuriyette önce konuşulup yazılmayan, yazılıp konuşulmayan; Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan karma bir dil vardı. Buna Osmanlıca da deniyordu.

Dil konusunda gençlerin Osmanlıcaya dönmesi hem gereksiz hem de zor. Ama yaşlılar öz Türkçeye dönebilir. Arada bir yabancı sözcükler de işin içine karışırsa, onu da gençler kavrar.

Dil konusunda gençlerle yaşlılar nasıl anlaşacak?

Yanıtını verdim,  gençlerden çok yaşlılar gençlerin diline yaklaşacak.

Diğer konulardaki anlaşmazlıklar da karşılıklı anlayışla (Eskilerin deyimiyle, fedakârlıkla) çözülecek.

Ne gençler, ne de yaşlılar konumlarında geriye adım atmazlarsa kuşak çatışması sürüp gider.

 

Yazarın Diğer Yazıları
27.04.2023 18:15
23.04.2024 12:30
07.10.2024 12:18
02.04.2023 13:58
BU ALANA REKLAM VEREBİLİRSİNİZ.
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.