1940’larda, 50’lilerde, hatta 60’larda, devlet ve hükümetlerin temsilcilerinin ve kamu görevlilerinin yanı sıra, Ulusal Bayramları; büyüğü-küçüğü, kadını-erkeği, öğrencisi askeri ile halk da kutlardı.
O tarihlerden günümüze halk ulusal bayramlardan gitgide uzaklaştı.
Şimdi, Bayramlarda; Valiler, Garnizon Komutanları, Belediye Başkanları, yetkili kamu görevlileri ve birkaç ta kuruluş temsilcileri kutluyor.
Bayramlarda halk yok.
Oysa; bu bayramları bize armağan eden Büyük Atatürk, Birinci Dünya Savaşının hemen ardından başlatılan Çanakkale Savaşlarını, arkasından Türk Kurtuluş Savaşını, Zabiti, askeri, kadını-erkeğiyle bu halkla kazandı.
Bayramlar, yalnızca Valilerin, Garnizon Komutanlarının, Belediye Başkanlarının, Emniyet Müdürlerinin ve daha yukarılarında Cumhurbaşkanlarının Bakanların bayramı değil.
1960’larda geldiğim Gümüşhane’de bile, özellikle Kurtuluş Bayramlarına yakın köylerimiz de çeşitli etkinliklerle katılıyordu. Gazetede, oturduğum odada 80 yıl önce, Eski Hükümet konağı önünde yapılan bir bayramda, yakın köyler de bulunmak üzere, halkın, neredeyse tümüne yakın bir kalabalık resmedilmiş.
23 Nisanlarda yapılan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarında, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramlarında, 30 Ağustos Zafer Bayramlarında ve 29 Ekin Cumhuriyet Bayramlarında, büyük bir neşe ve heyecan içinde halkı da görüyorduk.
Nerede bu halk?
Halkın bayramlara katılmama nedenlerini inceleme konusu yapmasını ve bu inceleme sonuçlarının bir rapor halinde sunulmasını gerekir diye düşünüyorum.
2 gün önce, Başkumandanlık Meydan Savaşı sonunda, bütün dünyanın hayran kaldığı 30 Ağustos Zaferinin 102 yıldönümünü kutladık. Atatürk Caddesini boydan boya dolaştım. Bayramdan kimsenin haberi yok. Her zaman namaz kıldığım camide değil, bir başka camide kıldım Cuma namazında. İmam Efendi, 1922 de Büyük Atatürk’ün önderliğinde kazanılan Zafer Bayramından söz etmiyor, Alparslan’nın 1071 de, 953 yıl önce kazandığı Malazgirt zaferinden söz ediyor.
Bu halkı niye bu duruma getirdik? Üzerinde gerçekten durulması, düşünülmesi, dersler çıkarılması gerekmiyor mu?
Demek ki, halkın tümünü kucaklamıyoruz. Küstürmüşüz, kendimizden uzaklaştırmışız halkı. O nedenle halk, hak ettiği kendi bayramlarına gelmiyor!
Öyle değil mi?