Bir halk deyimi vardır, bilirsiniz; “Gözden ırak olan, gönülden de olur” denir.
4.5 aydan beri Gümüşhane’nin dışındayım. Geçtiğimiz 10 Ocak Günü “Çalışan Gazeteciler Günü” idi. Gümüşhane’deki ve Gümüşhane dışındaki kimi dostlarımız telefon açarak ya da mesaj göndererek gazeteciler günümüzü kutladılar. Demek ki, gözden ırak olmakla, gönülden de ırak olunmayabiliyormuş. Tüm dost ve hemşehrilerime gösterdikleri sıcak ilgi nedeniyle teşekkürlerimi sunuyorum.
2024 yılını “Emekliler Yılı”, içinde bulunduğumuz yılı da “Aile Yılı” olarak sundular.
Kamu görevine başladığım 1955 yılından bu yana, karınca kararınca bir şeyler yazar- çizerim. Gazeteciler Yılı hiç olmadı. Olacak gibi de görünmüyor.
Nasıl görünsün ki!…
2024 yılında 74 gazeteci gözaltına alınmış. 14 gazeteci tutuklanmış. 35 gazeteci hakkında soruşturma başlatılmış.
Gazeteciler, Anayasamızın, yasalarımızın tanıdığı haklar içinde görevlerini yaparlar. Yasaların dışına çıkarlarsa, kişileri ve kurumları doğrudan hedef alarak, edep, ahlak, nezaket dışında bir dil kullanırlarsa, elbette karşı tarafın dava etme hakkı doğar.
Ama gözünün üstünde kaşın var diye de gazeteciler dava edilmez ki.
Hava bozuk deseniz; ha, sen kamu yöneticilerini eleştiriyorsun diyorlar günümüzde.
“Ne ilgisi var” diye soruyorsunuz?
“Hava bozunca, yağmur yağar, yollardaki küçük çukurlara sular dolar, vasıtalar geçince bu suları yayaların üstüne sıçratır. Bir karmaşa çıkar ortaya. Bu durumda sen yolların yapılmadığını ihsas ettirmek istiyorsun” diyorlar.
Bu kadar da değil elbette. Abartılı bir örnek verdim. Ama bu örneğe yakın bahaneler ileri sürülerek, soruşturmalara muhatap olan gazeteciler de var.
Gazetecilerle ilgili soruşturmaların gereksiz yere çok uzatılmamasını öngörüyor yasalarımız. Bu konuda bir titizlik gösteriliyor mu?
1970’li yıllardı. Eşimin akrabalarından olan değerli hemşehrimiz, Yargıtay 4. Daire Başkanı Nedim Mısırlıoğlu gazetemizi de teşrif etmişti. Ona da gazete gönderiyorduk. Valiliğin bir haber bültenini yazmıştık gazetemizde. Konu, bir ilçemizde silah atılmış olmasıydı. O ilçeden, gazetemiz hakkında dava açıldı. Sonunda bir hatamız olmadığı belirlendi. Nedim Mısırlıoğlu’nun da dikkatini çekmiş olacak ki, “Mahkemeler bu basit işlerle uğraşırlarsa, başka bir şey yapamazlar” demişti.
Mahkemeleri de, gazetecileri de gereksiz yere uğraştırmamalı.
Suç işleyen kim olursa olsun, cezasını çeksin ama suç işlenmediği halde suç işlemiş gibi davranılırsa, kişilere de, kurumlara da, ülkeye de yarardan çok zarar getirir.