İki bin yıllık tarihimizde çok önemli dönüm noktaları vardır. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u almakla kalmamış, bir çağı kapatıp yeni bir çağın açılışını başlatmıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmaya yüz tuttuğu yıllarda, İngilizlerin işgali altına giren İstanbul Mustafa Kemal tarafından geri alınmış, ülkemize dört bir yandan saldıran İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlar, Yine Atatürk’ün önderliğinde Milli Mücadeleyi başlatanlar tarafından ülkemizden kovulmuş, tarih boyunca esaret altında yaşamamış Türk Ulusu, Lozan görüşmeleri sonunda yeniden bağımsızlığını elde etmiştir.
Yazıya başlık olarak seçtiğim 30 Ağustos Zafer Bayramı, Kocatepede, 26 Ağustosta başlatılan, 5 gün, 5 gece kanlı çarpışmalarla süren Başkumandanlık Meydan Savaşı sonunda zaferle sonuçlanmıştır.
Ülkenin içinde bulunduğu koşulları ve mücadele edilen devletleri ve güçlerini düşünürseniz, Alparslan’ın 1071 de aldığı sonuçla, Kocatepe Meydan Savaşını kesinlikle bir tutamazsınız.
1071 Malazgirt Zaferi ile Kocatepe Meydan savaşı sonunda ulaşılan zaferi bir tutarsanız, tarihe ihanet etmiş olursunuz. Tarih bu iki zaferi bir tutmaz.
Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan Türk Kurtuluş Savaşı, yalnız Türk tarihine değil, dünya tarihine altın harflerle yazılan bir savaştır.
Lozan dönüşü İngiliz halkının başarısızlık sitemine muhatap olan LOYD GEORGE demiştir ki, “Dünyaya 100 yılda bir lider gelir, ne yapalım ki 20 yüz yılda o da Türklere nasip olmuştur. Mustafa Kemal gibi bir Dahi’ ye karşı ne yapılabilirdi?”
Lozan antlaşmalarında İngiliz Temsilcisi Loyda George, Mustafa Kemal’in ve Türk Ulusunun zaferini dünya kamuoyuna duyururken, bizler Mustafa Kemal’in adını ve serlerini unutturmaya çalışıyoruz. Unutturmaya çalışanların güçleri yeter mi buna?
Kesinlikle yetmez.
Çünkü karşılarında tarihe yön veren insanlar var. Kısacası, tarih var karşılarında, tarih.
Bu duygularla 30 Ağustos Zafer Bayramını gönülden kutluyorum.