Amerika; ekonomik yönden, silah Sanayii gelişmiş olarak, hava ve deniz gücü yönünden, Türkiye de içinde olmak üzere, dünyanın pek çok ülkesinde üstlerinin bulunması yönünden süper bir devlet.
Ne var ki, Amerika’nın bugünkü Başkanı; kalkınmamış, gelişmemiş, ya da az gelişmiş ülkelere destek olmak bir yana, yeraltı ve yerüstü varlıklarına çökme peşinde. İyi bir yanı var şimdiki başkanın, vermeği düşündüğü zararı açıkça söylüyor.
Ne gibi?
Danimarka’ya ait Grönland’a konmak istiyor. Ukrayna’nın yeraltı kaynaklarını işletmek istiyor. Kanada’yı, Amerika’nın son eyaleti yapmak istiyor. İsrail’in, çocuk, kadın, erkek, yaşlı, hasta demeden, acımasızca öldürdükleri, Filistin topraklarında kalan Filistinlileri de kendi yurtlarından kovarak, oralara çökmek istiyor. Orta Doğuyu İsrail’in müstemlekesi konumuna getirmek istiyor.
Avrupa ülkeleri ise, Amerika’yla ilişkilerini kopararak, askeri gücünü ve sayısını artırarak, Amerika olmadan kendi ayakları üzerinde durmak peşinde.
Türkiye ise, halkın deyimiyle: iki arada, bir derede görüntüsü veriyor. Türkiye; ne Amerika’ya yaralanabildi, ne Avrupa’ya ne de Rusya’ya.
Avrupa, askeri gücü bakımından Türkiye’ye yaklaşmayı zorunlu görüyor. Türkiye, Avrupa Birliğine katılmak konusunda, her zamankinden daha yakın bir konumda. Bağlantısız kalmak yerine, Avrupa Birliğinde olmak, daha iyi olur kanaatindeyim.
Ülkemizi yönetenler, Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılma konusunu dikkate almalı.
Türkiye, ne olduğu ve ne olacağı kesin olarak belli olmayan Suriye ile ilişkilerini iyi götürmeli ama güvenme konusunda dikkatli olmayı da elden bırakmamalı. Çünkü Suriye’nin değil de, bugünkü Başkanıyla Amerika’nın ve İsrail’in yüzde yüz güdümüne giren Suriye’nin konumu aydınlık değil.
Sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir Türkiye oluşturmak için, içerde birliği kurmak, düşman kamplara bölünmemek, ülkemizin geleceği için, ortak konularda bir araya gelmek ve uyumlu olmak zorundayız.
Aksi halde, ne İsa’ya yaranırız ne de Musa’ya.
Birbirimizin kuyusunu kazarak, içerde de, dışarda da güçlü olamayız.