4 Aralık Dünya Madenciler Günü Maden Mühendisleri tarafından 1960 yılından bu yana kutlana gelmektedir.
1961 yılından bu yana ülkemizde de Madenler konusu tartışılmaktadır. Demiryolları, Hava Yolları, Denizyolları, Türk Telekom, Madenler gibi hayati konular, özel kesime değil, devletin korumasına bırakılmalıdır.
Maden denince aklıma hemen ormanlarımız, zeytinliklerimiz, tarım alanlarımız gelmektedir. Bu alanların altında maden var diye, o madenleri yerli-yabancı birileri (devlete de küçük bir pay vererek) işletsin diye, işletenlerin insafına bırakmak doğru değildir.
Madencileri serbest bırakırsanız, devletin gözetiminin dışında kalırlarsa, ortada ne ormanlarımız kalacak ne de kürtün arazilerimiz.
Maden arayıcılarının, maden çıkaranların, işçilerimizi nasıl ölüme sevk ettiklerini, ülkemizi nasıl çölleştirdiklerini, alacaklarını aldıktan sonra nasıl çekip gittiklerini biliyoruz.
Yakın bir zamanda Kanadalı bir firmanın, kendisine bir Türk ortak bulduktan sonra, Erzincan’ın İliç ilçesinde yasaları, yasal kuralları nasıl hiçe saydığını 9 işçimizi nasıl toprağın altına gömdüğünü, farkına varılmasaydı zararlı atıkların nehirlerimize kadar uzamak üzere bulunduğunu ne çabuk unuttuk!
Ne çabuk unutulduğunu niye söylüyorum?
Çünkü basından öğrendiğim kadarıyla, Kanadalı firma İliç’te yine altın çıkarma işlemini başlatmış!
Bu durum sizce de akla yakın mı?
4 Aralık Dünya Madenler Günü, bana, ülkemizde kutlanılması gereken bir gün olarak gelmiyor.
Ya ne için geliyor?
Ormanlarımızın; tarım arazilerimizin ortadan kaldırılması, ülkemizin çölleşmesi, gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle maden işçilerinin yaşamlarını yitirmesi, geride kalanların haklarını aramalarına bile fırsat verilmemesi geliyor. O nedenle Maden Gününün kutlu olmasını söyleyemiyorum.