Siyaset adamları, ticaret adamları, belediye Başkanları ve gazete sahipleri, belli sürelerle mal beyanında bulunmalıdırlar. Mal varlığı ve Nereden Buldun zaman zaman sorgulanır oldu, zaman zaman kaldırıldı.
Yurt dışına görevli giden bir tanıdığım, Fransa da, özellikle de yer altında işleyen araçlara binmek için buton atıldığını, atmadan geçilirse ne olacağını denemek istemiş. Ama zil sesi ile uyarılmış ve yolcularda hatırlatmışlar.
Yasalar elbette olumsuzlukları ortadan kaldırmak için vardır. Ama yasanın dışında, daha önemli olan insanın vicdanıdır.
Ankara Belediye Başkanı, aynı zamanda önümüzdeki dönem için de aday olan Sayın Yavaş, mal varlığını açıkladı. Herkes açıklamalı ve mal varlığı açıklanmasının sınırının genişletilerek herkesin açıklamasını zorunlu kılmalıdır.
Hiç kimseye, mal varlığını açıkla demeyecek, nereden bulduğunu sorgulamayacaksak, insanların haksız kazançlar elde etmesine göz yumacaksak, geriye vicdani sorumluluk kalıyor.
Vicdani sorumluluğu olmayanları, kimi cami cemaati olmak da durduramıyor, hacılık, hocalık da durduramıyor. “Kimi” sözcüğünü özellikle kullanıyorum, elbette her hacıyı, hocayı, cami cemaatini işin için katmıyorum.
1957 seçimleri öncesinde, ateşli konuşmalar yapan, şair yazar, hukukçu, sonradan milletvekilliği de yapan Nurettin Özdemir’in bir cümlesi hatırımda.
Ne diyordu Özdemir:
“Namuslu siyaset adamları, siyasete başladıkları tarihle, siyasetten ayrıldıkları tarih arasında, elde ettikleri varlıklarının hesabını veremezlerse, namuslu olduklarını ileri süremezler!”
Özdemir’in bu görüşü, yalnız siyaset adamlarını değil, kamunun önemli aşamalarında görev alanları, ticaretin her çeşidini sürdürenleri, sonuç olarak, geçmişte hiçbir şeyi yokken, birden bire büyük mal sahibi olan herkesi bağlar.
Herkesin kazancının yasalarla belirli miktarının vergisini vermeleri sağlanmalı, kazandıkları halde vermeyenler de sorgulanmalı.
Herkes bu dünyada hesabını verdikten sonra göçmeli, göçtükten sonra hayırları da, şerleri de önüne gelecek zaten.