Gümüşhane Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı A.B.D. Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ertekin Öztekin, Gümüşhane’nin içinde olduğu bölgemiz hakkında depremle alakalı bilgilendirmelerde bulunan yazılı bir açıklama yaptı.
Hemen her gün ülkemizde 3 ve üzeri büyüklüğe sahip 1-2 depremi yaşadığımızı anımsatan Prof. Dr. Öztekin; “Bu tür küçük büyüklükteki depremlerin yanı sıra ülkemizde tekrarlanma periyodu dolan veya dolmak üzere olan büyük depremleri de bekliyoruz. Marmara bölgesinde ve Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) doğu kesiminde, Erzincan Havzasının doğusu ile Bingöl iline bağlı Yedisu ilçesi arasında yer alan Yedisu fayında beklenen depremler bunlara örnektir. Bunlardan İlimizi de etkileme ihtimali yüksek olan deprem Yedisu fayında beklenen depremdir” dedi.
6 Şubat depreminden sonra birçok kurum ve vatandaşın binalarıyla alakalı üniversitelere başvuruda bulunduğunu ancak bu başvuruların hiç birinin sonuçlanmadığını ifade eden Öztekin; “6 Şubat depremlerinden sonra bir anda bir çoğumuz ve bir çok kurumumuz kullanmakta olduğumuz yapıların depreme karşı dayanıklı olup olmadığını belirletmek için ilgili kurum kuruluş ve üniversitelere adeta akın etti. Bizim üniversitemize de birçok başvuru oldu. Ancak bu başvurulardan hiçbiri sonuçlandırılamadı. Tabi bu durumun birçok nedeni var. Bunların en başındaki ise ekonomik nedenlerdir. Diğer bir önemli neden ise bilinçsizliklerimizdir.
Hangimizin evinde evimizin statik mimari projeleri var? Diye bir soru sorsam hemen hemen hepimiz yoktur deriz. Peki, hangi site yönetiminde veya apartman yönetiminde binalarımızın statik mimari, elektrik, tesisat projeleri var diye sorsak, yine bir çoğunda aynı yanıtı alırız. Peki hangi kurumumuzun ilgili dairesinde kurum binaları ile ilgili bu projeler mevcut?.. Ya zemin Etüt raporları?
Demek istediğim şu ki binalarımızın depreme karşı dayanıklı olup olmadığını anlamak için yapılacak zorlu çalışmalarda, binaların projelerine ve zemin etüt raporlarına ihtiyaç duyulur. Binaların projeleri ve zemin etüt raporları yok ise söz konusu binanın deprem testleri için yapılacak olan işlerin sayısı, süresi ve maliyeti artar da artar” ifadelerini kullandı.
Hepimizin evinde olmasa bile apartman yönetimlerinde, site yönetimlerinde, kurumlarımızın ilgili dairelerinde mutlaka binalarımıza ait projeler ve zemin etüt raporlarının bulunması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Öztekin; “Bu sadece deprem için değil, meydana gelebilecek herhangi bir durum için (toprak kayması, doğal gaz patlaması, sel, su baskını, zemin hareketleri, araç çarpması vs. vs. vs. ) gereklidir. Maalesef biliyorum ki bir çok kurumumuzda bile bu projeler mevcut değil.. Bu projelerimiz mevcut değilse belediyelerde, il özel idarelerinde yapılarımıza ait projelerin ve zemin etüt raporlarının birer suretleri mevcuttur. Bu projeleri buralardan temin edip kopyalayıp saklamamız gerekmektedir. Kurum yöneticilerimiz ise bakanlıklarca yaptırılan binalar için bakanlıkların ilgili müdürlüklerinden bu projeleri ve raporları edinmelidirler. Yeni yapılan binalar için bina tesliminde bu projelerin ve raporların ilgili idareciler tarafından mutlaka istenip alınması ve saklanması gerekmektedir.
Diğer yandan deprem yönetmeliğimizde yapıların depremlere karşı dayanıklı olup olmamasının belirlenmesi için bir dizi kural ve işlem tanımlanmaktadır. Bu işlemlerin içerisinde binalardan karot numuneleri alarak beton dayanımını tespit etmek, donatı numuneleri alarak donatıların dayanımlarına bakmak, yapısal elemanların bir kısmının beton örtüsünün kırılarak, bir kısmının da donatı tarama cihazlarıyla taranarak donatı yerleşimlerini ve detaylarını kontrol etmek yer almaktadır. Başka bir deyişle deprem dayanıklılık testleri için binanızdaki hemen her dairenin şantiye yerine döneceğidir. Bunu duyan bina ve/veya daire sahiplerinin birçoğu bu nedenle taleplerinden vaz geçmektedirler. Bina veya daire sahipleri bir yandan haklı gibi görünseler bile aynı kişilere bozuk bir araba ile yola çıkarmışınız diye sorulsa kendilerini ve ailelerini korumak için kesinlikle hayır cevabı verirler. İçinde arabalarından çok daha fazla zaman geçirdikleri kendilerinin ve ailelerinin huzurlu ve güvende hissettikleri evleri ya bozuk bir araba gibiyse?” dedi.
Açıklamasının devamında gördükleri eksikleri sıralayan Öztekin; “Sahada gördüğümüz diğer en önemli hususlardan bir tanesi, binalarımızda oluşan bazı çatlakların hemen tadil edilerek kapatılmasıdır. Bazı çatlaklar vardır sizler için göz korkutucu olsa bile işi bilenler tarafından önemsenmezler. Bazı çatlaklar ise size önemsiz gelse bile işi bilenleri korkutur. Bu nedenle binalarda meydana gelen çatlak dökülme vb. durumlar için binanızı tadil ettirmeden önce hemen binalarınızı işin uzmanlarına muayene ettirmelisiniz. Binanızı kontrol ettirmeden yapacağınız her tadilat bir yandan binanın kusurlarını kapatırken diğer yandan onu muayene edecek uzmanın binadaki problemi teşhis etmesini zorlaştırır hatta bazen imkânsız kılar.
Sizler ile paylaşmak istediğim başka bir önemli husus ise konutlarımızın planlarında kafamıza göre yaptığımız plan değişiklikleri hakkındadır. Burada kolon, kiriş vb. taşıyıcı elemanların kesilmesinden bahsetmiyorum. Kolon, kiriş vb. taşıyıcı elemanların kesilmesi, kasten adam öldürmek gibi bir şey. Benim demek istediğim şey hani olur ya “dairemizin içinde şu duvarı yıkıp ta şu mahalle birleştirsem çok daha kullanışlı olur veya şu mahali şöyle böleyim de iki farklı mahal olarak kullanayım..” dediğimiz durumlar için. Hiçbir şekilde konutlarımızın taşıyıcı olan veya olmayan elemanlarını kafamıza göre değiştirmemeliyiz. Daha açıkça söylemem gerekiyorsa konutlarımızın taşıyıcı olmayan duvarlarının kırılarak uzaklaştırılması, statik ve mimari planlarında olmayan yeni duvarların yapılması, binamızın üstüne izinsiz kulübe, yarım kat vb yapılması binamızın deprem performansını olumsuz yönde etkiler. Keyfimize göre yapacağımız değişiklikler binamızda depreme karşı Yumuşak kat ve Zayıf kat dediğimiz mekanizma oluşumlarına yol açabilir ve depremlerde binamızın performansını olumsuz yönde etkileyerek yıkılmasına bile neden olabilir. Sizlerden isteğim binalarımızda duyduğumuz her çekiç sesi, her matkap sesi ve her türlü inşaat tadilat vb. durumu mutlaka şikâyet etmeniz. Eğer yapılan işlemler ilgili makamlardan onay alınmadan bilinçsizce yapılıyorsa, gerçekleştirilen işlemler ile sizlerin ve binadaki diğer insanların mezarı kazılıyor olabilir. Korkmayın şikâyet edin, aracınıza çarpan biri gibi düşünün ve şikayet edin. Bu, sizin bu ülkede konutunuzda güvenli bir şekilde yaşamak için en doğal hakkınızdır..
Diğer bir önemli husus binalarımızı kullanım amacına uygun olarak kullanmaktır. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse konut olarak tasarlanmış bir binayı konut olarak kullanmaktır. Tasarımlarından farklı olarak bir binayı kullanmak o binanın deprem performansını etkilemektedir. Örnek olarak tüm katları konut olarak tasarlanmış binanın bir katını dükkan, depo, avm vb. amaçlarla kullanmak kullanım esnasında sözkonusu yapıya farklı yüklerin etkimesine ve yapı elemanlarının fazla zorlanmasına sebep olabilir. Deprem esnasında ise yapıya beklenenden çok daha büyük yüklerin etkimesine neden olur. Buda yapının deprem performansını kötüleştirir. Sadece belli bir katın bütününü kullanım amacı dışında kullanmak değil, bazen belirli bir mahali bile tasarım aşamasında planlanan amacından farklı bile kullanmak yapının deprem performansını bozar. Örneğin bir odayı un, çimento, yağ, vb muhtelif eşyanın depolandığı mahal olarak kullanmak gibi. Bazen de konut olarak yapılmış bir binayı otel, pansiyon, sağlık evi, kreş, bakım evleri, restoran, kafe, kuaför vb. amaçlar için kullanmakta yapının depremdeki performansını olumsuz etkiler. Velhasıl kelam, başlangıçta konut olarak tasarlanmış bir yapının başka amaçlarda kullanımı için ancak yapının statiğinin ve dinamiğinin baştan aşağıya ve inceden inceye analiz edildikten sonra ruhsat verilmesi gerekir.
Son olarak ilimizde birçok kamu ve özel binalarda (Okullarda, yurtlarda, özel konutlarda, birçok devlet binalarında) birçok olumsuz durumlara şahitlik etmekteyiz. Her ne kadar ikaz etsek de başta ekonomik nedenler olmak üzere birçok nedenden dolayı yapılarımızın bakımını ihmal etmekteyiz, bir kısmını tasarımlarından daha farklı amaçlarla kullanmaktayız.Bir an önce geleneksel alışkanlıklarımızı terk ederek konutlarımızı iki en fazla üç katlı müstakil evlere dönüştürmeliyiz, iş yerlerimizi konutlarımızdan ayırmalıyız. Her yapıyı tasarım amacına uygun olarak kullanmalıyız. Nasıl ki bir kamyonu yük taşımak için kullanıp, otomobillerimizi binek olarak kullanıyorsak binalarımızı da tasarım amaçlarına göre kullanmalıyız.
Kıymetli Gümüşhaneliler, deprem bilimciler tarafından eli kulağında denilen Yedisu fayındaki deprem her an kapımızı çalabilir. Bunun için bir an önce hazırlıklarımızı BİTİRMELİYİZ. Bakın başlamalıyız demiyorum. Bitirmeliyiz diyorum. 6 Şubat depremlerinden sonra sosyal medyada bir vatandaşımız enkaza dönen evinin fotoğrafını paylaşarak, “Sevdiklerimi benden alan evim” diyerek feryadını dile getirmiştir. Rabbim milletimize bir daha böyle durumları yaşatmasın diyerek hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum” açıklamalarında bulundu.