İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Daire Başkanı hemşehrimiz Mutlu Gürler, konuk olduğu Tele1 televizyonu Ege Saati programında son günlerde hepimizi derinden üzen orman yangınlarını, özellikle de büyük uğraş verdikleri İzmir yangınını anlattı.
Konuşmasına; orman yangınları gerçekten bir doğal afet midir? Sorusunu cevaplandırarak başlayan Gürler; Bu konu ulusal afet planı içerisinde, Türkiye afet müdahale planı içerisinde yangınlar doğal afetler konusunda önemli başlıklardan bir tanesi. Evet ama yangınlar bir doğal afet midir? yoksa bir insan müdahalesiyle ortaya çıkan süreçler midir? diye bu konuda çokça akademik makale var. Çokça toplantı panel yapıldı. Özet olarak söylemek gerekirse dışarıdan insan müdahalesinin olmadığı bir büyük ölçekli orman yangın yok. Doğal süreçlerde başlayan yangınlar var ama onlar da yine mutlaka ve mutlaka insan etkileşiminin olduğu alanlarda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla olaya biz şöyle bakıyoruz. Afetler konusunda doğal kaynak yönetim sürecinin doğru işletilmiş bir süreç olması önemli. Eğer siz Doğal kaynakları kendi olgun akışı içerisinde ekolojik bütünlük içerisinde ele alırsanız ve süreci öyle yönetirseniz ortaya çıkacak sonuçları da yönetebilme imkanınız vardır. Ama doğal süreçlere dışarıdan çokça müdahale ederseniz, bunların bir tanesi yangınlardır. İnsan eli olsun, dikkatsizlikle olsun, kasıtlı olsun, kötü niyetli sebeplerden olsun yahut da doğaya atılmış herhangi bir cismin ortaya çıkardığı yangınlar olsun. Daha sonrasında müdahale biçimleriyle engelleyemezsiniz, büyük ölçekli sonuçlar doğurduğunda afetlerin bir parçasına dönüşüyor. Bunu dönüşmeden engellemek mümkün. Bu yönde çabalarımız var. Sonuçları itibariyle Evet bir afet ama başlangıç itibariyle baktığımız zaman doğal bir deprem gibi bir sel baskınları gibi doğal afet değil diyebiliriz” dedi.
Orman yangınlarının gece başladığını vurgulayan Gürler; “Maalesef AFAD’dan aldığımız verilere göre çoğunluğu Karşıyaka Yamanlar bölgesi olmak üzere 3-4 bin hektar ormanımız küle döndü. Bunların büyük bölümü ormanda başlayan sonucu itibariyle büyük ölçekte etki yaratan yangınların tamamı ormanlık alanda başladı. Gece olması nedeniyle müdahalelerin biraz geç oldu. İklim şartlarının çok elverişli olması, daha doğrusu yangının büyümesi açısından elverişli olması engellemesi açısından olumsuz koşulların ortaya çıkmasına neden oldu. Gece başladığı için sabaha karşı da arttığı için rüzgar yönüyle ve rüzgarın şiddetinden dolayı belli bir miktar müdahale edildi ama sonrasında sabah tekrarlandı. Üç ayrı bölgede, özellikle Yamanlar bölgesinde ortaya çıkan yangında gerçekten çok büyük ölçekte alanların yandığını biliyoruz. 3.000 hektardan fazla alan sadece Bayraklı ve özellikle Karşıyaka bölgesinde Yamanlar dağının arkasında kuzeyindeki yamaçlarda olan yangını söylüyorum. Diğer ilçelerimizde ortaya çıkanlarla da birleştiğinde ortaya 4.000 hektar üzerinde bir alan çıkıyor. Evet çok üzücü ve çok büyük ölçekli bir alan olduğunu söylemek gerekir. Nasıl başladı sorusu içinse piknikten veya başka türlü bir takım iddialar var. Ayrıntılı raporlar ve AFAD’ın yeni yayınlacağı veriler üzerinden konuşmak daha sağlıklı olur. Ama hemen hemen tamamı dikkatsizlikten kaynaklı yangınlar olduğunu söyleyebiliriz. Evet orman alanında başlayan ve kent sınırlarını yerleşim yeri sınırlarına kadar gelen bir yangın sürecinden bahsediyoruz. Orman yangınları başkanımızın da çok hassas olduğu ve üzerinde çok dikkatli çalışmaları yönettiği bir alan. Biz orada kentsel alana sınır olacak bölgelerde gerekli önlemleri dikkatle aldık. Ama ormanlık bölgede çıkan yangının çok hızla ilerlemesini havadan destek olmaksızın engellenmesi mümkün olmadığı süreçleri biliyoruz. Dolayısıyla orada bir gecikme olduğunu düşünüyoruz. Yani bizim özellikle İzmir çevresindeki hemen hemen bütün Yangınlarda Gece saatlerinde hava desteği ne yazık ki büyük oranda sağlanamadı. Birkaç lokasyon hariç diğerlerinin büyük çoğunluğunda gece kendi haline bırakmak durumunda kaldık. Gece görüşlü uçaklarımızın olmadığı ifade edildi. Orman Bakanlığının ve Orman Bölge müdürlüğünün yönetiminde süreç takip edildi. Özellikle Vali Beyin Vali Yardımcısının koordine ettiği toplantıya Cemil başkanımızla birlikte eşlik ettik. 3 saat kadar başkanımız bizzat Valilik kriz koordinasyon merkezindeydi. Sürecin oradaki yönetimine katkı yaptı ve tüm bölgelerden gelen bilgileri Vali yardımcımız beraber anlık paylaşarak sürecin takibini sevk ve idaresini bizzat kendisi yaptı. Sonra sahaya çıktık. Bu arada şunu söylemek mümkün. Büyükşehir Belediyesi’nin bütün kapasitesini olabilecek bütün kapasitesini sahaya yansıtmaya çalıştık. Biz özellikle yerleşim yerlerini tehdit eden bölgelere yaklaştıkça o kuşkuları kaygılarımızı gördükçe hava desteği talebinde bulunduk ve orada gecikmeleri fark ettikçe gücümüzü artırdık. Gücümüzü o bölgelere tahkim ederek olabilecek en kötü koşullarda senaryoyu dahil ederek müdahalede bulunduk” ifadelerini kullandı.
Bayraklı civarındaki yanan hane sayısı ve iş yerlerinin de dikkate alındığında Kent merkezine çok yaklaşmış bir yangından bahsedilebileceğini belirten Gürler; “Şartların çok zorladığı halde Karşıyaka’daki güneş enerjisi santralinin de olduğu bölgeye karşı yapılan müdahaleleri çok yakından takip ettik. Hepsinde İtfaiye Daire başkanlığımızın elemanları, itfaiye çalışanları ve yardımcı bütün hizmet birimlerinin canla başta görev yaptılar hepsine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Belediye itfaiye biriminin bu tür orman yangınlara müdahalesi için yeterli kapasite ve teçhizat konusunda sıkıntılı olduğunu ifade eden Mutlu Gürler; “ Bu konuda ciddi anlamda yasal prosedürlerde bir sıkıntı var. Sayın Başkanımız şimdi onu da çözmeye çalışıyor. Başkanımız o konuda çok ısrarcı. Yaptığı bütün toplantılarda yangın sonrası bütün ilgili birimleri topladı ve hazırlıklarımız seviyesini dinledi. Sonra kendi ufkunu bizimle paylaştı. Şunu paylaşmak istiyorum. Özellikle bizim itfaiye birimlerimizin mevcutta eksik kadromuzu 2022 yılından beri takip edip, yenilemek için bir çaba içerisindeyiz. Yaklaşık norm kadroya göre 1500’den fazla olması gereken itfaiye eri sayımız şu anda ne yazık ki 700’lü seviyelerde. Bunların içerisinde 150’ye yakının da emekli olması yakın. O yaşlara yaklaşmış arkadaşlarımız. Bu demektir ki norm kadroda olması gereken kadronun yarısıyla artan bir alanda müdahale ve mücadele etmek zorundayız. Personel alımında izin verilmiyor şu an. Yeni bir talebimiz daha var. İzmir Büyükşehir’in en son yaptığı talepte 120 civarında talepte bulunmuştuk. Onun da yarısından daha azını bize sağladılar. Bu şu anlama geliyor, yeni talebimiz de oluştu artık. İşbirliği yapacağımız birimlerin tamamının özellikle kentlerin orman açısından son dönemde Büyükşehir yasasıyla ormanlık alanlarda kurulmuş köyler de Mahalle statüsüne kavuştu ve artık onlar da bizim sorumluluk alanımızda. Dolayısıyla Cem Başkanımızın kesin talimatı ve yönlendirmesiyle, şu anda ormanlık alanlara sınır köylere ilişkin mutlaka bir kırsal dönüşüm projesi üzerinde düşünüyoruz ve çalışıyoruz. Bu yönde İzmir planlama ajansının çok özel destekleri olacak. Aynı zamanda Türkiye Ormancılar Derneği ile işbirliği halindeyiz. Süreci takip ediyorlar. Onların da bu yönde önerileri ve projeleri, projeksiyonları var. Bu konudaki sivil toplum kuruluşlarının bütün bilgi birikimlerini, deneyimlerini meslek kuruluşlarının deneyimlerini çalışmalarımıza bir doğal paydaş olarak katmak istiyoruz. Bu süreci Başkan bey talimatla başlatmış durumda. Bir taraftan da özellikle bu son dönemde buna benzer kırsal alandaki müdahalelerde eksik kalan araç tiplerimizi yenilemek ve ona uygun yeni teknoloji araçlarını kullanmak durumundayız. Bunun için bir hazırlık yapıyoruz” açıklamalarında bulundu.
Yangınlarla mücadele ve müdahale yöntemleri konusunda kurumlararası işbirliği önemine değinen Gürler;”Merkezi hükümetin yönetim kademesindeki görevlilerle sanki yerel yönetim birimlerindeki görevliler iki ayrı hizmet birimiyim miş gibi algılanıyor yer yer buna çanak tutan idareciler var ama ben açık söylemek gerekirse görev yaptığım dönem içerisinde ve yeni başladığımız bu süreçte yangın süreci içerisindeki hem başkanımızın valilikte kurduğu koordinasyonda eksiksizliği hem de valiliğin bize karşı iyi niyetini samimiyetle görmüş durumdayım. İzmir için belki böyle bir gerilim yok ama Merkezi hükümetin yerel yönetimleri mutlaka güçlendirmesi gereken yeni bir sürece bakması gerektiği açık. Bunun için de o bahsettiğiniz gibi kadro takviyeleri için, ekipman eksiklerinin giderilmesi için mutlaka uygun bütçelerin sağlanması, kaynak kullanırken gerekli desteklerin sağlanması lazım. Hatta bizdeki eksik ekipman ve ekip sayılarının Türkiye afet müdahale planı kapsamında düzenli güncellenmeli. Bu konuda yetkilerin kime verildiği belli ama bu yetkiyi kullanacak yerel yönetim birimlerinin ve o yetkiyi paylaşacak sahadaki ekipmanları araçları ve kadrosuyla asıl işi yapmakta olan yerel yönetimlerin mutlaka güçlendirilmesi gerektiği açık. Evet şu anda bu konuda ciddi eksik var ama bunu da söylemek lazım örneğin belediyelerin bütçesi olsa bile yangın söndürme uçağı almayabürokrasi buna izin vermiyor. Alsanız bile kullanamazsınız. Bir takım düzenlemeler var, yönetmelikler var. Aslında bunların değişmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Programın tamamı https://www.youtube.com/watch?v=6ZUBluFp-FY linkinden izlenebilir.