Usta Gazeteciden iletişimcilere uyarı: “Bu meslek zengin olma yeri değil”

Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi, sektörün önde gelen isimlerini öğrencileriyle buluşturduğu “Öğrenci Sektör Buluşması” programı kapsamında medya dünyasının deneyimli ismi, gazeteci ve ödüllü senarist Gümüşhaneli hemşehrimiz Elvan Ezber’i ağırladı.

İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte tecrübelerini paylaşan Ezber, öğrencilere İstanbul’un dev medya kuruluşlarında staj imkanı sağlayacağının sözünü verdi.

Milliyet, Hürriyet ve DHA gibi köklü kurumlarda edindiği tecrübeleri genç iletişimcilerle paylaşan Ezber, gazetecilikten senaristliğe uzanan kariyer yolculuğunu ve mesleğin görünmeyen yüzünü anlattı.

Dekan Çalışır: “Ödül Üreten Bir Fabrika Gibi Çalışıyoruz”

Programın açılış konuşmasını yapan İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülsüm Çalışır, fakültenin akademik başarısına ve uygulama alanındaki yetkinliğine dikkat çekti. 1500’e yaklaşan öğrenci sayısı ve yüzde 102’lik doluluk oranıyla üniversitenin en dinamik fakültelerinden biri olduklarını belirten Çalışır, fakültenin teorik eğitimi pratikle harmanlayan yapısına vurgu yaptı.

Fakültenin başarıları konusunda mütevazı olmayacağını belirten Prof. Dr. Çalışır, şu ifadeleri kullandı: “Medya merkezimiz ve uygulama birimlerimiz çok aktif çalışıyor. Öğrencilerimiz ve danışman hocaları sayesinde dünya çapında ödüller alıyoruz. Burası gerçekten ‘ödül üreten bir fabrika’ niteliği taşıyor. Bir eğitimde kuramsal bilgiler önemlidir ancak o bilgiyi sektörde uygulayarak harmanlamak çok daha değerlidir. Bugün de Elvan Bey’in tecrübeleriyle bu harmanı güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

Dev Medya Kuruluşlarında Staj Fırsatı

Programın en dikkat çeken anlarından biri, Elvan Ezber’in öğrencilere yönelik staj müjdesi oldu. Dekan Prof. Dr. Gülsüm Çalışır ile yaptığı görüşmeye atıfta bulunan Ezber, “Hocamızın referans olacağı, 3. ve 4. sınıf öğrencilerine Star TV, Kanal D, Show TV ve Milliyet Gazetesi gibi ana akım medya kuruluşlarında staj yapmaları için yardımcı olacağım” ifadelerini kullandı. Bu açıklama salondaki öğrenciler tarafından büyük alkış aldı.

“Gazetecilik Zengin Olma Yeri Değil, Gönül İşidir”

Gazeteciliğin bir mesainin ötesinde, 24 saat süren bir yaşam biçimi olduğuna dikkat çeken Ezber, öğrencilere gerçekçi uyarılarda bulundu. Sektörde tutunmanın zorluklarına değinen deneyimli gazeteci, “Eğer çok para kazanmak istiyorsanız bu mesleği tercih etmeyin. Gazetecilik bir sevda işidir. Soğukta beklemeyi, zorlu koşullarda çalışmayı ancak bu işi gerçekten seviyorsanız göze alabilirsiniz” dedi.

Medyada Yeni Dönem: Algı ve Pazarlama

Medyadaki dijital dönüşümün habercilik pratiğini değiştirdiğini belirten Ezber, yazılı basından görsel basına ve nihayetinde sosyal medyaya geçişi analiz etti. Ezber, “Eskiden sadece iyi haber yazmak yeterliydi. Artık ne yazdığınızdan ziyade, o içeriği nasıl sunduğunuz ve pazarladığınız önemli. Haber yazma devri bitti, haberi satma ve okutma devri başladı” değerlendirmesinde bulundu.

“Kendinizi sadece bir alanda değil her alanda yetiştirin”

Gazeteciliğin her şeyi bilmeyi gerektiren bir meslek dalı olduğunu ifade eden Ezber, “Mesleğe atıldığınızda herkes size bir şey soracak. Size Galatasaray, Fenerbahçe maçını da sorarlar. İşte magazinle kim kimin sevgilisi onu da sorarlar. Siyasette kim önde veya çalışma hayatında ekonomi durumu falan her şeyi sorarlar. Onun için kendinizi sadece bir alanda değil her alanda yetiştirin. Çünkü gittiğiniz yerde gazeteci olduğunuzu söyleyeceksiniz ve size şunu diyecekler: O zaman anlat bakalım dedikleri zaman da için doldurmak zorundasınız. Çünkü doldurmazsanız bu sefer o kimliği taşıyamazsınız” dedi.

Genç meslektaşlarına bir rol model belirlemelerini isteyen Ezber, “Benim ilk rol modelim lisede Günay Çoban diye bir hocamdı. Kendisi aynı zamanda Tarkan’ın şarkılarını falan da yazıyor. Onun anlattıklarıyla beraber yol çizdim kendime. Günay Çoban’dan sonra da rahmetli Mehmet Ali Birand oldu. Kendisiyle de bir dönem çalışma fırsatım oldu. Onun çalışmalarını takip ettim. Onun ayak izinden gittim. Yani onun yaptığı ne varsa onun üzerine bir tane daha fazla katmaya çalıştım. Üniversiteye girdiğimde bütün hayalim Mehmet Ali Birand’la tanışmaktı. O kadar çok istemişim demek ki İstanbul Marmara Üniversitesine giderken 3. ayda kendisiyle tanışma fırsatım oldu. Tabii bu istemekle oluyor. Biraz da mücadele etmekle” diye konuştu.

Unutulmaz Anılar: “Cinayet Zanlısı Arabamıza Bindi”

Meslek hayatında karşılaştığı ilginç olayları da paylaşan Ezber, bir cinayet haberi sırasında yaşadığı diyaloğu şu sözlerle aktardı: “Bir cinayet haberi için olay yerine giderken bize doğru koşan bir kişi, gazeteci olduğumuzu öğrenince ‘Onları ben öldürdüm’ diyerek arabamıza bindi. Şahsı polise teslim ettik ancak o anki heyecanla fotoğrafını çekmeyi unuttuk. Sonrasında karakola gidip vesikalık fotoğrafını almak zorunda kaldık.”

Rusya Konsolosluğu ile “Nataşa” Krizi

Meslek hayatında karşılaştığı davalarla ilgili bir soru üzerine Ezber, salondakileri gülümseten ancak ders niteliğinde olan “Nataşa” anısını paylaştı. Geçmişte medyada kullanılan eril dil nedeniyle ceza aldıklarını belirten Ezber, “Rusya’dan gelen hayat kadınları için haberlerde ‘Nataşa’ ifadesini kullanıyorduk. Rusya Konsolosluğu bize dava açtı. ‘Ayşe nasıl sizin için normal bir isimse, Nataşa da bizim için öyle. Bu ifadeyi kullanamazsınız’ dediler. Mahkeme bizi haksız buldu ve gazete ceza ödedi. Bu olay, kullandığımız dile ne kadar dikkat etmemiz gerektiğini öğretti” dedi.

El Kaide Haberinden Sonra Gelen Tehdit

Araştırmacı gazeteciliğin riskleri üzerine gelen bir soruyu yanıtlayan Ezber, Hürriyet gazetesinde manşet olan “El Kaide Kurbanlarını Seçiyor” haberi sonrası yaşadığı korku dolu anları anlattı. Terör örgütünün internet üzerinden kurban bağışı adı altında para topladığını haberleştirdiği için tehdit edildiğini söyleyen Ezber, “Örgüt üyeleri ev adresimi bile söyleyerek beni tehdit etti. Bir hafta boyunca izne ayrılıp memlekete kaçmak zorunda kaldım” şeklinde konuştu.

Senarist Adaylarına Altın Tavsiye: “Gözlem Yapın”

Ödüllü bir senarist olarak öğrencilere tavsiyelerde bulunan Ezber, tıkanma yaşayan senarist adaylarına “en yakınlarını” işaret etti.

Kendi dedesinin Alzheimer sürecini senaryolaştırarak ödül aldığını belirten Ezber, “Uzağa gitmeyin. Türk insanı detaycıdır, sohbeti sever. Bir kıraathanede oturan amcanın duruşu bile bir senaryo konusudur. Hissetmediğiniz hiçbir şeyi yazmayın, seyirciye geçmez” dedi.

Program hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.

Muhabir: Yaprak LÖTEK