Gümüşhane İl Sağlık Müdürlüğü Akciğer Kanseri farkındalık ayı nedeniyle tütün ve tütün mamullerinden uzak durulması konusunda uyardı.
Yapılan uyarı ve bilgilendirme metninde ülkemizde ve dünyada giderek artan kanser vakalarına dikkati çekildi.
Dumansız hava sahası ile sağlığın korunacağı tütün ve tütün ürünlerini kullanmayarak birçok hastalıkta olduğu gibi akciğer kanseri riskinde de korunma sağlayacağına vurgu yapılan metinde şu ifadelere yer verildi: “Akciğer kanseri dünya genelinde erkeklerde en sık görülen kanser iken, kadınlarda ise ikinci sırada yer almaktadır. Gerek dünyada gerekse ülkemizde kanser kaynaklı ölümlerin en yaygın nedeni de akciğer kanseridir. 2022 yılında, dünyada yaklaşık 2.5 milyon yeni vakanın ortaya çıktığı ve bu hastalığa bağlı 1.8 milyon ölümün gerçekleştiği tahmin edilmektedir (GLOBOCAN, 2022).
Ülkemizde, erkeklerde trakea, bronş ve akciğer kanseri 55,9/100.000 oranıyla en sık izlenen kanserler arasında ilk sırada yer alırken, kadınlarda 11,2/100.000 oranıyla en sık görülen kanserler arasında beşinci sırada yer almaktadır. En son verilere göre ülkemizde bir yıl içerisinde yaklaşık 31 bin kişi akciğer kanseri teşhisi almış, 25 bin kişi bu nedene bağlı hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde vakaların sadece %18,5’i lokalize evrede saptanmışken %26,6’sı bölgesel, %54,9’u ise uzak yayılım evresinde saptanabilmiştir. Tanı alma medyan yaşı 64’tür.
Bu kanser türü için en önemli risk faktörü tütün ve tütün ürünlerinin kullanımıdır. Ülkemiz verileri ile yapılan bir çalışma neticesinde akciğer kanseri için tütün ve tütün ürünlerinin kullanımına atfedilen oran erkeklerde %89,9 kadınlarda ise %43 olarak belirlenmiştir. Bu istatistikler dikkate alındığında, ülkemizde bir yıl içerisinde ortaya çıkan yaklaşık 25 bin akciğer kanseri vakasının önlenebilir olduğu söylenebilir. Nitekim, yapılan çalışmalara göre tütün ve tütün ürünü tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır. Akciğer kanserinin diğer önemli nedenleri arasında mesleki (asbest, ağır metaller) ve çevresel risk faktörlerine maruziyet (hava kirliliği, pasif içicilik, radon) yer almaktadır.
Bu veriler, önleyici tedbirler almanın ve erken evrede tanı koymanın akciğer kanseriyle mücadeledeki en kritik aşamalar olduğunu ortaya koymaktadır.
DSÖ tarafından yayımlanan Akciğer Kanseri 2023 Raporu’nda, akciğer kanserinin önlenmesi programlarının, birincil ve ikincil koruma önlemlerini içermesi gerektiği belirtilmektedir.
Birincil koruma, risk azaltma ve sağlıklı davranışı teşvik etme yoluyla bir hastalığın ilk ortaya çıkışını önlemeyi amaçlar. Halk sağlığında bu önleyici tedbirler; sigarayı bırakmayı, dumansız ortamları teşvik etmeyi, etkili tütün kontrol politikaları uygulamayı, mesleki tehlikeleri ele almayı ve hava kirliliği seviyelerini azaltmayı içerir. Tüm dünyada başarı örneği olarak öne çıkan “Ulusal Tütün Kontrol Programımız” bu doğrultuda hazırlanmış olup toplumdaki tüm bireyleri tütün ve tütün ürünlerinin sağlık, ekonomi, çevre ve sosyal zararlarından korumayı amaçlamaktadır.
Tütün ve tütün ürünlerini kullanmamak, pasif içicilikten kaçınmak akciğer kanseri riskini azaltmanın en iyi yolu olmakla birlikte düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme ve çevresel risk faktörlerine maruz kalmayı en aza indirme dahil olmak üzere sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemek ve savunmak kanseri önlemenin önem arz eden stratejileri arasında yer almaktadır.
Akciğer kanseri için ikincil koruma, hastalığı, erken evrelerinde, semptomlar ortaya çıkmadan önce tespit etmeyi amaçlayan ve yüksek riskli bireyler için endike olabilen tarama yöntemlerini içerir. Bu popülasyonda erken teşhis, başarılı tedavi şansını önemli ölçüde artırabilir ve sonuçları iyileştirebilir. Bu kapsamda, ülkemizde “Akciğer Kanseri Tarama Programı” yürütülmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Akciğer kanserinin neden olduğu bulgu ve şikâyetlerin oluşumu için genellikle birkaç yıl geçer ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilemeyebilir. Belirtiler, tümörün akciğer içindeki yerleşimine, büyüklüğüne, yayılım yerine ve yayılma derecesine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Bu bağlamda en sık gözlenen belirtiler;
Akciğer kanserinin tanı ve evrelemeye yönelik testleri genellikle aynı zaman diliminde yapılır. Akciğer kanseri için tanı yöntemleri arasında fizik muayene, görüntüleme (Akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi taramaları ve manyetik rezonans görüntüleme gibi), bronkoskopi (İnce bükülebilir bir tüple hastanın akciğerine ulaşılarak incelenmesi), histopatoloji (hastalıklı dokunun histolojik incelenmesinde uzmanlaşan patoloji dalı) incelemesi için doku örneği alınması (biyopsi) yöntemleri yer alır. Ayrıca, spesifik alt tipin tanımı ve en iyi tedavi seçeneğini yönlendirmek için spesifik genetik mutasyonları veya biyo-belirteçleri tanımlamak için moleküler testler de tanıda önemli yer tutmaktadır. Tanı konulduktan sonra, kanser hücrelerinin vücudun diğer kısımlarına yayılıp yayılmadığını tespit etmek için ilgili diğer testler yapılır.
Hastadan hastaya farklılaşabilmekle birlikte tedavi kararında; hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve diğer sağlık sorunlarının varlığı gibi birden fazla faktör etkilidir. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler; cerrahi, hedefe yönelik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi, immunoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir.
Akciğer kanseri farkındalık ayı vesilesiyle vatandaşlarımızı, akciğer kanserinin bir adım önünde olmaları ve sağlıklarını korumaları için tütün ve tütün ürünlerini kullanmamaya ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeye davet ediyor, sağlıklı günler diliyoruz.”